odin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
odin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2019 Cumartesi

İskandinav Runik Alfabesi #16: Algiz (Geyik Ayağı Otu)

Geyik ayağı otu bataklıkta büyür
suda cilalanarak, vahşice yaralayarak;
kanlarını yakar, üzerine elini değdirecek olanın.



Algiz kelime anlamı olarak “geyik ayağı otu” olarak bilinen koruyucu işaret olarak yorumlanır. Bu rün harfi karşınıza çıktığında olası herhangi bir tehlikeden korunacağınızı söyler.


Hayatımızda pek çok engelle karşılaşırız ve bu engeller bize gerçek tehlikeleri gösterir. Fakat Algiz sizin görünmeyen güçler tarafından korunduğunuzu belirtir. Kötü huylu düşmanlar, doğal afetler, hastalık, şiddet ve diğer olumsuz tüm etkenlerin bu rünü taşıdığınız müddetçe size zarar vermeyeceğine inanılır.

Algiz, hem “geyik” ile hem de “ayak otu” denen sihirli bir bitki ile ilişkilidir:

  • Geyik anlamı

Bir geyiğin boynuzları ile Algiz rününün arasındaki benzerlik aynı zamanda ikisi arasındaki anlam bağını güçlendirir. Geyik ya da erkek geyik, eski İskandinav ve Germen toplulukları için iri bir hayvandı. Geyik aynı zamanda şamanların ve sihirbazların totem hayvanı olarak görülürdü. Hatta Odin’in ünvanlarından biri geyik anlamına gelen “Elgr”dir. Germen mitlerindeki eş değeri ise “Woden”dir ve Vahşi Avın Boynuzlu Lideri olarak anlamlandırılır.



  • Ayak otu anlamı

Eski zamanlarda bitkiler sihir yapma amacı ile kullanılıyordu. Eğer bir bitki fiziksel etki üretiyorsa, sihirli bir seviyede işlevsel olduğu kabul edilirdi. Bu düşünce bitkilerin güçlü varlıklar oldukları fikrini doğurmuştur. Havamal’da (Yüce Kişinin Sözleri) Odin, rünlerin etkisiyle öğrenmiş olduğu bir bitki sihrinden şöyle bahseder:

Eğer biri bana zarar verecek olursa
Bir ağaç köküne rün harfleri yazarak
Bunu dileyen adama keder vereceğim,
Felaket ile karşılaşacak, ben ile değil.



14 Mart 2019 Perşembe

İskandinav Runik Alfabesi #8: Gebo (Armağan)


Bir armağan geri döner verene
büyüklük ve onur ile; yardımcı olur armağan
yüreklendirir hiçbir şeyi olmayanları.


Gebo rün harfi bir hediyeyi ya da ister mal için ister zaman, enerji, sevgi için bir takas eylemini temsil eder. Size cömertçe ve fazla bir beklentiniz olmadan vermeyi öğütler. Eğer hediyeyi verirken karşımızdaki kişinin bize borçlu kaldığını düşünürsek o zaman neyi hediye etmiş oluruz? Bu yüzden hediyenin en önemli özelliği boyutu veya değeri değil arkasındaki veriliş niyetidir.


Pagan inançlı Kuzey dünyasında önemli bir gelenek olan hediye verme eyleminin arkadaşlık ve topluluk bağlarını geliştireceğine inanılırdı. Onlara göre cömertlik sahip olunabilecek en asil erdemdir.

İskandinav toplumlarında yaşamış olan insanlar tanrılarına kurban sunmayı onların kendilerine armağan ettikleri hasatlar, olanaklara karşılık olacak birer armağan olarak benimsemişlerdir.


Aesir ve İskandinav inançlarına göre Vanir tanrı ve tanrıçaları insanlığa verdikleri armağanlar konusunda oldukça cömertlerdir. Doğadaki ve yaşamın içindeki tüm bereket onların diyarlarından akmaktadır. Odin ve erkek kardeşleri Vili ve Ve insanlığa nefes, kan ve duyuları armağan etmiştir. Odin’in kendisi insanlığa rünleri armağan ederken çok büyük fedakârlıklarda bulunmuştur. (Odin’in Runik alfabesi keşfi hakkındaki yazımı buradan okuyabilirsiniz.)

Gebo, erkek ve kadın arasındaki cinsel enerjilerin değiş tokuşuna derinden bağlıdır ve bu nedenle kutsal evlilik yeminlerini ve cinsel ilişkinin kuvveti ile ilgili büyüleri derinden yönetir. 


Ayrıca Gebo, ters çevrilemeyen bir rün harfidir. Bu sebeple olumsuz herhangi bir anlamı yoktur.


27 Şubat 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #7: Kenaz (Meşale)


Meşaleyi alevinden tanırız
aydınlık ve ışık getirir
soylu nefsler nerede toplandı ise.


Kenaz (ᚲ) runik harfinin kelime anlamı “meşale” olarak geçmektedir. Çam meşalesi olarak bilinen bu rün nesnel anlamda bir odayı veya dış mekanı aydınlatmak için kullanılan bir araçtır. Işık / aydınlatış kavramlarını destekleyen bir semboldür. 


Kenaz rününün meşale anlamı zihni de simgeler. Bilgi açısından aydınlanmayı, doğruluk arayışını ve becerileri de tetikleyen semboldür. Ruhsal anlamda ise içimizdeki ruhun parlaklığını temsil eder. Eğer kenaz rününü üzerinizde taşıyorsanız size zarar verebilecek kötülüklere karşı bir adım öndesiniz demektir. Koruyucu bir ründür.

Yüce Kişinin Sözleri olarak Odin’in söylemlerinin geçtiği Havamal sagasında Odin’in kenaz rünü ile bağlantılı şu sözleri, meşalenin zihni aydınlatma anlamına değinmektedir:

Alevler bir kütükten diğerine sıçrar,
ateş ateşi alevlendirir;
bir insanın zekası sözlerinde gözükür,
aptallığı sessizliğinden belli olur.


Kişisel anlamında kenaz, arkadaşlık ve sevgi kavramları ile ilgilidir. Aşık olduğunuz kişiyi meşaleniz ile aydınlatmaya yorulabilir. Birliktelikten çok aradaki sevgi yoğunluğunu ifade eder. Meşalenin ateşi ne kadar yoğun ise ışık o kadar parlaktır.


Bu gibi anlamlara bakıldığı zaman kenaz rünü alfabedeki en olumlu anlama sahip harf olarak görülmektedir. Fakat bir şekilde kenaz rünü karşınıza ters olarak çıktığında; meşale ateşinin yok edici, ısırıcı yönü ile karşılaşabilirsiniz. Kendinizi bitkin ve mutsuz hissettiğinizde hayatınızı önceden aydınlatmakta kullandığınız meşalenin artık sizin için olumlu bir yönü kalmadığını anlayabilirsiniz. Bu yüzden başka bir aydınlatış kaynağı bulmalısınız. Belki de bulduğunuz yeni bir ışık hayatınıza aydınlığı geri getirecektir.

Bu yazımızı da Wardruna'nın kenaz rün isimli parçası ile bitirelim. (Kenaz, diğer adı Kauna'dır. Bu isim Proto-Germen anlatılarda geçmektedir.)


21 Şubat 2019 Perşembe

İskandinav Runik Alfabesi #6: Raido (Sürüş/Yolculuk)


Binicilik kolaydır kahramanlara
bir salonda; daha zordur güçlü bir ata binmek 
millerce yollarda ağır adımlarla ilerleyen.


Raido ( ᚱ ), hareket ve hareket gücünü temsil eden runik harftir. Kelime anlamı olarak “sürüş” eyleminden bahseder. Bu anlamıyla seyahat veya macera gibi anlamları da çağrıştırır. Sürüş anlamıyla ilgili mitolojik bir göndermeyi Odin’in sekiz bacaklı atı için düşünebiliriz. Sleipnir isimli bu at, Odin’i Dünya Ağacı Yggdrasil’in köklerine kadar götürürdü.


Daha derin anlamda ise hayat yolculuğumuzu ve bu yolculukta kullanacağımız yolları sembolize eder. Aynı zamanda kendi haklarımız ve karşımızdakilerin hakları arasındaki saygı dengesini öğretir.

İskandinav toplumları gelenekleri gereği oturmaya pek elverişli değildi. Bir şekilde dünyayı keşfetmeye çalışırlardı. Bu yüzden Raido, Kuzeylilerin gemi yolculuğu yapmalarına da ışık tutan bir ründür. İster kadın ister erkek, risk alıp yeni imkanlar yaratabilecekleri yerler keşfetmek için uzun bir maceraya çıkmalıdır.


Raido ayrıca hayvan olan “at”a verilen önemden de bahseder. Vikinglerde at, göçebe hayat içerisine önemli bir taşıma aracı olarak kabul edilmiştir. Bu araç ile uzak mesafelere kolaylıkla gidebiliyorlardı. Mistik anlamda ise atlar seçilecek yolu bulmakta kullanılmaktaydı. Bu sebeple at, en değerli evcil hayvanlardan biri olarak kabul görmüştür.

Yazımı burada bitirirken şunları söylemek istiyorum. Eğer rünleri anlamak ve öğrenmek istiyorsanız mutlaka runik şiirleri okuyun. Her rün size kendi anlamını şiirler içinde gösterecektir. Wardruna'dan bu rünle ilgili parçayla sizlere veda ediyoruz. Önümüzdeki hafta yeni yazıda görüşmek üzere!

Güncel bilgiler için instagram bloğumuzu takip etmeyi unutmayın! => NORDİKLOPEDİ



13 Şubat 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #5: Ansuz (Odin)


Ağızdır sözün kaynağı 
bilgelere bilgelik ve danışmanlık getirir.
bilge olmayanlara umut, ilham ve bereket sağlar.

Ansuz, sembolleri anlamlandırırken karşımıza çıktığında söyleyecek bir “söz”ümüzün olduğunu belirtir. Kendimizi nasıl ifade ettiğimiz ve hayatımızın merkezindeki mesajlar ile ilgilidir. Söyleyecek çok şeyimiz olabilir; fakat öncesinde derin bir nefes alıp kendimizi toparlamamız gerekir. Çünkü Ansuz rünü sözden çok sözü nasıl söyleyeceğimiz ile ilgilidir. Söyleyeceklerimiz ağzımızdan bir kez çıkacağı için dikkatli konuşmalıyız.


Ansuz’u görselleştirmeye çalıştığımızda karşımıza Odin çıkmaktadır. Odin’in yüzü bize doğru dönüktür ve bilgelik gözü yanmaktadır. İki kuzgun omuzlarına türemiştir ve iki kurt ayaklarının dibinde oturmaktadır. Bu görselleştirmeyi ilk okuduğum anda aklıma Vikings dizisinin 2.sezon tanıtım fragmanı geldi. Eğer bloğumdaki eski yazılarıma göz attıysanız Vikings dizisi ile mitoloji tanrıları arasındaki benzetmelerle ilgili olanı görmüşsünüzdür. 2. Sezon tanıtım fragmanında Ragnar karakteri de bu şekilde görselleştirilmişti.


İskandinav yaratılış mitinde Odin, ilk insan Ask ve Embla’ya hayat nefesini üfleyerek varoluşun asıl kaynağını hediye etmiştir. Odin’in varlığı size ve çevrenizdekiler için bilgelik ve vahiy kaynaklarını işaret eder. Size düşen ise bu işaretlere dikkatlice odaklanmak ve fısıltılara kulak vermektir.

Ansuz rünü karşımıza ters geldiğinde karşılıklı iletişimlerimizde sıkıntılar yaşayacağımız anlamına gelir. Bu yüzden hayatınızda ne olursa olsun ayrıntılara dikkat edin ve konuştuğunuz kadar karşınızdakinin de sözlerine kulak verin. Odin’in size söyleyeceği şeyleri işitmek için ufkunuzu açın ve hür dikkat doğayı dinleyin...


6 Şubat 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #4: Thurisaz (Dev)


Dev sebep olur kadınların hastalanışına
kötü şans kimseyi mutlu etmez


Thurisaz (  ) sembolü düz şekilde karşınıza çıktığı zaman hayat düzeninizde bir takım aksamaların meydana geleceğine veya size acı verecek sıkıntılı bir sürece girebileceğinize yorumlanabilir. Güvendiğiniz, tutunduğunuz dayanaklarda sarsıntılar yaratacak sıkıntılar ile ilgilidir.



Bu rün harfinin kelime olarak ilk anlamı “dev”dir. Daha sonra Hristiyanlaşarak “diken”e evrilmiştir. Dev anlamı İskandinav efsanelerinde devlerin sürekli sıkıntı çıkaran, huysuz yaratıklar olarak tasvir edilmesinden gelir. Bu anlamda Thurisaz harfine denk gelen bir kişi büyük zorluklar yaşayabilir, hatta kendini zulme uğramış hissedebilir.

Çoğu zaman Thurisaz evde ya da işte size karşı engelleyici kimseler olduğunu da ifade edebilir. Devler geleneksel anlamda karmaşa etkenleri yaratan, kötü huylu ve bilinçsiz güçlerdir. Dolayısıyla yaşayacağınız sıkıntılar da hak edilmemiş ya da adil olmayan türden olabilir. Eski zamanlarda bu rün harfi kurbanlarına kötü şans getirmesi için kara büyü olarak kullanılmaktaydı.



Thurisaz özellikle kadınlar için tehlikeli bir semboldür. Kadınların karşılaştıkları bazı sağlık sorunlarına işaret edebilir. Bir kadın olarak yaşadığımız adet düzenindeki aksamalara, cinsel hayatımızla ya da doğurganlıkla ilgili  sorunlara yorulabilir ve bu durumlar için tıbbi tedaviye başvurmak zorunda kalabiliriz.

Eski Futhark alfabenin üçüncü harfi olan Thurisaz rününün bir de “diken” anlamı vardır. Bu anlamı eski İngiliz rünik şiirine dayanmaktadır. Volsunga Sagası’nda Odin, bir uyku dikeni kullanarak Valkyrie Bryndhild’i bir çeşit sihir ile komaya sokmuştur. Bu hikaye orijinal “Uyuyan Güzel” mitini doğurmuştur. Bir bakire, çevresi dikenlerle sarılı bir şekilde uykuya dalmıştır taa ki bir kahraman gelip onu kurtarana dek. Bu anlamıyla da Thurisaz rününün kadınlar için ne kadar zararlı olabileceğini anlamış oluyoruz.


Unutmayın ki her rün okuyucusunda anlam kazanır, siz de rünik şiirleri okurken hissetikleriniz ve anlamlandırdıklarınızı göre yorumlayabilirsiniz.

23 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #3: Uruz (Dayanıklılık)


Yaban öküzünün büyük yüksek boynuzları
onlarla boynuzlar, acımasız savaşçı
yere vurur ayağını cesurca kırlarda.


Kehanet sırasında attığınız çubuklar içerisinde Uruz (  )sembolü karşınıza düz olarak çıkıyorsa bir meydan okuma ile karşılaşacağınız anlamına gelmektedir. Bu sembol sizi güçlü bir mücadele içerisine gireceğiniz konusunda uyarır. Aşılması zor bir meydan okuma ile karşılaşabilirsiniz fakat bu meydan okuma hayata karşı ne kadar sağlam durduğunuzu ölçmenize yardımcı olacaktır. Yani sizin için her ne kadar acı verici olsa da kişisel gelişiminiz için gerekli olacak bir meydan okuma ile karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden karşınıza çıkacak olan zorluklara karşı güçlü bir tavır sergilemelisiniz.


Çubukları attığınız anda Uruz sembolünü ters bir şekilde görürseniz karşınıza çıkacak güçlükleri kabullenmekte zorluk yaşayacağınız anlamına gelir. Sizi hayat mücadelenizde acı bir yenilginin beklediğini söyleyebiliriz. Uruz sembolü aslında tam da hayatımızın içinde olan bir tılsımdır. Tüm yaşantımız boyunca başımıza gelecek olan şeyler bazen bizi çok zorlayacak bazen ise üstesinden geleceğiz.


Şimdiye kadar Uruz’un sadece “meydan okuma” anlamına değindim. Sembolün bir de “yaban öküzü” anlamı vardır. Bu anlam ise İskandinav yaradılış mitlerine dayanmaktadır. Uruz’un bu anlamı biraz da bir önceki yazım olan Fehu (sığır) arasındaki zıtlıkta gizli.

Sığır ve yaban öküzünün karşıtlığı birinin evcilleştirilmiş diğerinin ise evcilleştirilememiş olmasından kaynaklanır. Bu buz ile ateş arasındaki ilişkiye benzer. Fehu, yaradılış hikayelerinde geçen buzu yalayarak eriten ve böylece bir dev olan Buri'nin doğmasına sebep olan Audumla ile ilişkilendirilebilir. Dolayısıyla Fehu sıcak, doğurgan ve besleyici iken Uruz doğaya meydan okuyan bir güçtür.


Her ne kadar Uruz size tehlikeli bir sembolmüş gibi gözükse de yaban öküzü anlamı ile ilgili olan kehaneti onun önemli bir anlamına değinir. Eski İskandinav kültüründe yaban öküzü genç erkeklerin, kendi erkekliklerini kanıtlayabilmeleri için savaştıkları bir düşmandı. Öküzü deviren bir erkek gerçek bir erkek olarak kabul edilirdi. Bu gelenek ile Uruz’un yiğitlik anlamına geldiğini de söyleyebiliriz.



Biz asla düşmanlarımızın silahından kaçmayacağız; aksine onların silahlarına katlanacağız.
 – Hjalmar, Hervarar saga ok Heidreks.

9 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #2: Fehu (Bereket)


Zenginlik rahatlık sağlar,
ancak fallara umut bağlayanlar ile onu paylaşmak zorundasın
tanrıların önünde yargılanmadan önce



Fehu ( ᚠ ), bereket ve bolluk anlamına gelen runik harftir. Zenginlik için akla gelen ilk rune harfi olarak fehu; servet, mal, mülk sahibi olma ve şansı işaret eder. Aynı zamanda bereket tanrıçası Freya ile ilişkili rune harfidir. Kehanette bulunduğunuz çubukları attığınız zaman fehu harfini görürseniz bu beklenmedik bir paraya veya maddi şansı işaret eder.


İlk zamanlarda fehu’nun orijinal anlamı sığır olarak geçiyordu. Sığır, hem etinden hem derisinden hem de sütünden faydalanılarak birçok gıda ve yaşam ihtiyacını karşıladığından dolayı göçebe yaşam süren İskandinavlar için bir zenginlik kaynağıdır.

Fehu harfi aynı zamanda altını ve madeni parayı da çağrıştırmaktadır. Bu harfin kehanet sırasında karşınıza çıkması zaman içerisinde para sahibi olabileceğinizi gösterir. Ancak inanışlara göre para biriktirmenin uğursuz olabileceği de belirtilmektedir. Odin’in Havamal’daki bir sözünde şöyle söylemektedir: “Para, insandan maymunlar yaratır!” (P.R.Mountfort – Kadim Viking İrfanı) Para şehveti insanları birbirine düşürebilir, sosyal yapıyı bozabilir ve kişisel çıkarları ortaya çıkarabilir. Yanlış yollarla biriktirilen para üzerine lanet çekebilir. Bu anlamda fehu her ne kadar kazancı işaret etse de bireyin kendi sahip oldukları tarafından başına bela gelebileceğini de işaret eder.



Çubukları dağıtırken fehu işareti karşımıza ters bir şekilde çıkarsa hayatınızdaki bereket akışında bir tıkanıklığa, yoksulluğa ve mahrum kalışa işaret eder. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi runik harf ters olarak karşımıza gelirse orijinal anlamının tersini düşünmemiz gerekir.

Wardruna grubunun bu rune harfi ile aynı isimli bir şarkısını aşağıya bırakıyorum. Grubun şarkıları artık sizin için daha anlamlı olacak, çünkü neredeyse her rune harfine gönderme yaptıkları bir şarkıları mevcut. 

Başka bir ayrıntı vermem gerekirse Vikings dizisinin 1. Sezon 4. Bölümünde Ragnar ve tayfası ilk büyük vurgunlarını İngiltere’ye yelken açtıklarında Kral Aelle’ye ait bir kentte yapmışlardı. Bu vurgun esnasında arkada Wardruna’nın Fehu şarkısı çalıyordu. Bu vurgun ile büyük bir kazanç elde etmişlerdi.



2 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #1: Futhark Alfabesi

Eski Futhark Runik alfabe, geleneksel Kuzey Avrupa kültürlerine özgüdür ve orjinalinde 24 harf barındırmaktadır. Bu 24 harf İskandinav dünyası mitolojisinin kapılarını açan birer anahtar değerindedir. Her bir rune antik İskandinav mitinde yer alan efsanelere, masallara ve olaylara çağrışım yapar. İşte bu efsanelerin sembolleşmiş hali günümüze dek ulaşabilen runelerdir.

İskandinavya’da tüm tanrıların en yükseği olarak kabul gören Odin, Futhark runik alfabenin kaşifi ve efendisidir. Neden mi? Çünkü anlatılan mitlere göre runeler, Dünya Ağacı yani Ygddrasil’in soyundan gelir ve Odin bu alfabeyi Mimir’in kuyusundan çekebilmek için pek çok acıya katlanarak fedakarlıkta bulunmuştur. Daha önce Tanrıların Tanrısı : Odin yazımda da bahsettiğim gibi kendisi, kuyudan bir yudum su içip bilgelik kazanabilmek için Mimir’e bir gözünü feda etmişti. Runik alfabeye ise yine aynı kuyuya baş aşağı asılı 9 günün ardından ulaşabilmiştir. İşte bu yüzden runelar Odin’in zor kazanılmış bilgeliğinin sembolleridir ve runik alfabeyi yorumlayıp kehanette bulunmak isteyeceğimiz zaman Odin bizden de fedakarlıkta bulunmamızı isteyecektir. Tabii bu bir ağaca kendimi asmak değildir.

Runelerin anlamları: 


Runelar anlam olarak eylemlerimizin rehberi olan, felaketlerden bizi kurtaran, bizi güçlendiren, bizleri mal mülk sahibi yapan ve bize iç huzur veren sihirli aletler olarak tanımlanabilir. Eddalar, rune harflerini Vikinglerde sihirli bir alfabe, temsil ettiklerini kutsamak veya lanetlemek gibi kudretleri çağıracak güce sahip kabartmalar olarak belirtir.

Runik harflerin en eskisi Futhark alfabesidir. Bu isim alfabenin ilk altı harfinin seslerinden oluşmaktadır.

Fehu – Urox – Thurisaz – Ansuz – Raido – Kennaz




Bu işaretlerin çoğu birbirine karşıt anlamlar da taşıyabilir. Yani runik bir kehaneti okuma sırasında rune işareti ters bir şekilde karşımıza çıkarsa bu o harfin karşıt anlamını, karanlık anlamını değerlendirmek durumunda olduğumuzu gösterir. Fakat bu alfabe içerisinde 9 tane ters çevrilemeyen rune harfi vardır. Bunlar yukarıdan aşağıya / aşağıdan yukarıya bakıldıklarında aynı görünürler.

Runik şiiri yorumlamak:


Runik şiirler ilk bakışta anlaşılması zor gibi görünürler fakat yoğunlaştıkça bilgeliğine ulaşabilir. Runik şiirlerin ilk satırı bize rune harfinin ismini tanıtır. Peşinden gelen diğer iki satır ise runik harfin anlamını öğrenebilmemiz için bize geleneksel bazı bilgiler verir. Aşağıda size runik şiirden birkaç kıta örnek vereceğim:
Zenginlik rahatlık sağlar,
ancak fallara umut bağlayanlar ile onu paylaşmak zorundasın
tanrıların önünde yargılanmadan önce.

Bir armağan geri döner verene
büyüklük ve onur ile; yardımcı olur armağan
yüreklendirir hiçbir şeyi olmayanları.

Hasat zamanı mutluluk getirir
toprak tanrıça
bize parlak meyveler bahşettiğinde.

Charles W. Dunn’ın yapmış olduğu araştırmada bu şiirlerle ilgili şöyle bir açıklama yer almaktadır: “Hristiyanlık öncesi İskandinav şairin rolü bir şaman, bir kabile kahininin rolü gibiydi. Şiirin sihirli sürecini denetleyebilişi vasıtası ile şair bilgeliği keşfetsin ve gözler önüne sersin diye beklenirdi.” (Kaynak: P.R.Mountfort - Kadim Viking İrfanı)

Futhark alfabesini ve runeleri anlamlandırdığımız bu yazıdan sonra gelecek haftalarda her bir rune harfini ele alacağımız yazılar gelecek. Olabildiğince anlamaya ve anlamını kavramaya çalışacağız. Takipte kalın!

instagram sayfamı da takip ederek güncel bilgilere ulaşabilirsiniz: instagram/nordiklopedi

1 Aralık 2018 Cumartesi

İskandinav Mitleri #15: Yule (İskandinav Noel'i)


Yule (Jól / yoh-l olarak telaffuz edilir) günü Kuzey Avrupa halkları tarafından kutlanan bir kış festivalidir. Pagan inanca sahip olan Vikingler de tanrılarını onurlandırmak için bu günü belli ritüeller ve şölenlerle kutlar.


İskandinavya yarımadasındaki Yule kutlamaları, Hristiyanlıktan çok daha öncelerine dayanmaktadır. Hatta günümüzdeki çoğu Noel gelenekleri Vikinglerden gelen eski ritüellere dayanmaktadır. Bu ritüellerin bazılarını yazının devamında okuyabilirsiniz. Wikipedia’da Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Yule adı 11. yüzyıldan sonra İngilizcede Noel anlamında da kullanılmaya başlandığından bahsedilmektedir.

Yule kutlamaları Winter Solstice (Kış Gündönümü) ile Jólablót (Noel Kurbanı) günleri arasında yapılmaktadır. Araştırdığım metinlerde farklı tarihler belirtilse de bence, en uzun gece olarak bildiğimiz 21 Aralık günü kutlanmaktaydı. Çünkü güneşin yeniden doğup yükselerek dönmeye başlayacağı zaman İskandinavya’da yaşayan insanlar için kutlama yapılacak bir gün olarak kabul görmüştür. Bu da 21 Aralık gündönümünü akıllara getiriyor. Bazı kaynaklarda ise 12 Aralık veya 12 Ocak tarihlerinde kutlandığına değinilmiştir. Kutlamalar 3 gün önce başlar ve bu süre boyunca devam eder.

Bir bütün olarak Yule kutlamalarında ön plana çıkan en önemli özellik “içmek”tir. İçki kutlamaların en önemli parçasını oluşturmaktadır. İçmenin yanı sıra ziyafetler, şölenler, oyunlar ve şarkılar da kutlamalarda ön plandaydı. En önemlisi ise tanrılara ve diğer doğa güçlerine kurbanlar sunulmasıydı.

Günümüze dek varlığını sürdüren Yule gelenekleri:


Yeni yılda daha verimli hasatlar verebilmek için halk, bereket ve çiftçilik tanrısı Freyr’e büyük besili bir domuz kurban ederlerdi. Daha sonra bu kurbanın eti pişirilip yenerek kutlamalara lezzet verilirdi. Bu gelenek günümüz İskandinavya’sındaki “Noel Jambonu”nun kökenini oluşturmaktadır.


Bir başka gelenek ise çoban ya da porsuk ağacının dalları ile süslenmiş büyük meşe kütüğünden hazırlanan Yulelog’tur. Yulelog, üzerine runelerin oyularak gelecek yıl için isteklerde bulunulan bir dilek ağacı olarak belirtilmektedir. Vikingler giyecek parçaları, tanrıların küçük heykelleri, taşlar ve ağaç dallarına oydukları runeler ile Yulelog’u süslerlerdi. Bu gelenek ise günümüzdeki yılbaşı ağacı ve süslemelerini anımsatmaktadır.


Tanıdık geleneklerden bir diğeri ise Yule Keçisi’dir. Yule Keçisi, en eski İskandinav Noel sembollerinden biridir. Kökeni iki keçi tarafından arabası sürülen şimşek tanrısı Thor’a dayanmaktadır. Eski geleneklere göre çocuklar keçi derisinden elbiseler giyerek kapı kapı gezip şarkılar söyler ve karşılığında yiyeceklerle ödüllendirilirlerdi. Ayrıca Yule Keçisi ile Thor’un halkına hediyeler dağıttığına da inanılırdı. Bu bahsettiğim olay da kafalarda Noel Baba imgesini canlandırıyor. Farklı kaynaklarda Noel Baba’nın kökeninin tanrı Odin’e dayandığından da bahsedilmektedir.






21 Aralık gecesi güneşi selamlayacağımız günlerin gelişini kutlamak için siz de içkilerinizi hazırlayın ve kutlamalara başlayın. Skål!

İskandinav halkın kullanmış olduğu takvim ve ayların önemleri ile ilgili yazımı da okumanızı tavsiye ederim. Şöyle alalım sizi : Eski İskandinav Toplumlarının Kullanmış Olduğu Takvim ve Aylar

18 Kasım 2018 Pazar

İskandinav Mitleri #14: Voluspa (Kahinin Kehaneti)

Voluspa - Völuspá (Kahinin Kehaneti), Poetic Edda’nın ilk ve en bilindik şiiridir. İskandinav mitolojisi hakkında öğreneceklerimiz açısından da en önemli belgelerden biridir.
Voluspa hakkında bilinmesi gerekenler:
65 kısa kıtadan oluşan Voluspa başlangıçtan dünyanın sonuna kadar yaşanacak olaylardan, dünya tanrılarından ve canavarlardan bahsetmektedir. Şiir çoğunlukta pagan inanışlarına dayanılarak yazılmış olsa da araştırmacılara göre yazıldığı dönemde yayılmaya başlayan Hristiyanlık inancından da etkilendiği belirtilmiştir. Bu nedenle, Voluspa şiirinin günümüzdeki hali Hristiyan geleneğin izlerini de yansıtabilmektedir.

Voluspa şiiri, “kadın kâhin” anlamına gelen ve ismi bilinmeyen bir volva’nın kehanetlerinden oluşmaktadır. Bu şiirde Valfather adıyla anılan Odin, kadın kahinden insanoğlunun yaradılışını ve geleceğini kendisine anlatmasını ister ve bu konuda onu zorlar. Kadın evrenin ve ilk insanın nasıl yaratılacağından ve nasıl çoğalacağından bahseder. İnsanlık ve tanrılar kendi altın çağlarını yaşayacaklarını ve her şeyin mükemmel bir düzende ilerleyeceğini anlatır. Fakat anlatılarının ilerleyen bölümlerinde Odin’e, tanrıları ve insanlığı büyük bir kıyametin beklediğini söyler.

Ayrıca Voluspa, dünyanın sonu olacak Ragnarok’un aslında gerçek bir son olmadığını ve evrenin bir döngü içerisinde olduğunu anlatmaktadır. Voluspa şiirinde kadın kahinin gördüğü bu yeniden doğuş anı şöyle betimlemektedir:

Yeni bir dünyanın yükseldiğini görür kadın kahin,
Yine denizlerden ve bir kez daha yeşilliklerle kaplı olarak;
Kartalların gürüldeyen çağlayanların üzerinde uçtukları
Ve dağlardaki akıntılarda balık yakaladıkları.

Tüm olanların bir sonucu olarak, bir altın çağ yaşanacaktır. Tarlalar ekilmeden ürün verecek -ki bu her zaman insanoğlunun hayali olmuştur- ve bütün hastalıkların çaresi bulunacaktır.

Yazımın konusu olan Voluspa şiirinin tamamını İngilizce çevirisi ile bilikte orijinal dilinde okumak isteyenler buraya tıklayabilir.
Wardruna'dan Skald albümü öncesi sürpriz!
Vikings dizisi sayesinde çoğumuzun hayatına giren Wardruna grubunu bilirsiniz. Bilmiyorsanız da hemen size bilmeniz için bir neden söylüyorum: Bu yazıyı yazmamın asıl amacı Wardruna grubunun geçtiğimiz hafta Voluspa şiirinden aldığı çeşitli dizeler ile bestelemiş olduğu parçanın klibinin yayınlanmasıdır. Grubun ana solisti olan Einar Selvik’in solo olarak bestelediği şarkıda sırayla şiirin 1-3-57-45/47-44-59-64-65 numaralı dizeleri seslendirilmiştir. Seçilmiş olan dizeler özet olarak mitlerdeki yaradılış – kıyamet – yeniden doğuştan bahsediyor.
İlk olarak Kahin kadın tüm ulu tanrıların sessiz olmalarını ve anlatacaklarını dinlemesini ister. Valfather Odin’in isteği üzerine ilk insandan bahsetmeye başlar. Ymir’in ortaya çıkışına kadar toprak, deniz, gök kısacası hiçbir şeyin olmadığını ve toprakların kuru ve verimsiz olduğunu söyler. Arada belirtilmeyen dizelerde Ymir’in ölümüyle denizlerin, yeryüzünün ve gökyüzünün oluştuğundan ve Odin, Vili ve Ve kardeşlerin ilk insanlar Ask ve Embla’yı yarattıklarından; böylece insan soyunun nasıl çoğaldığından bahsedilir.

Şiirin 57. kıtasında artık gelecek olan kıyamet gününden bahsetmeye başlanır. Kahin kadın Odin’e güneşin yok olacağını ve yer yüzünün sular altında kalacağını; tüm evreni ateşler saracağını anlatır. Aile bağlarının zayıflayacağından ve kardeşlerin birbiri ile savaşacağından, birbirlerine ihanet edeceklerinden bahseder. Fakat yaşanacak olan bunca kıyametin ilerisini de gördüğünü ve aslında Ragnarok’un tanrıların zaferi olacağın söyler.

Yeni bir dünyanın ikinci kez yükseldiğini gördüğünü ve kartalların yeniden uçtuğunu, şelalelerin yeniden aktığını, insanların geçimlerini sağlayacaklarını söyler. Gimle’de güneşten daha güzel bir oda gördüğünü ve oraya güçlü bir liderin geleceğini, kuralları ile tüm evreni düzene sokacağından bahseder.




29 Kasım 2016 Salı

Eski İskandinav Toplumlarının Kullanmış Olduğu Takvim ve Aylar

Daha önce İskandinav mitolojisindeki tanrıları ve tanrıçaları anlattığım yazımda onların isimleri ile bağlantılı olan “haftanın günleri”ni de belirtmiştim. Haftanın günlerini belirtip bir yıl içerisindeki ayların neler olduğunu belirtmezsem olmaz diye düşündüm. Bu yazımda eski Norsların kullanmış olduğu takvimden ve bu takvimin günümüzde hangi günler/aylar arasına denk geldiğinden bahsedeceğim.

Eski Nors takvimleri iki mevsimden oluşmaktaydı. Bunlardan biri Skammdegi yani kış, diğeri ise Nóttleysa yani yaz mevsimleridir. Her mevsim 6 aydan, her ay ise 30 günden oluşmaktadır. Takvime göre yaz aylarının isimleri “Harpa, Skerpla, Sólmánuðr, Heyannir, Tvímánuðr ve Haustmánuðr” kış aylarının simleri ise Gormánuðr, Ýlir, Mǫrsugr, Þorri, Góa ve Einmánuðr”dur.


Kış ayları:

 Gormánuður  (14 Ekim – 13 Kasım tarihleri arasını kapsar)
Yılın ilk kurbanı 14 Ekim’de kışın gelişini karşılamak ve güzel bir yıl geçirmek adına bereket tanrısı Freyr için adanmaktaydı. Bu günden sonra hasatlar iç mekanlara toplanmaya başlanıyordu.

Vikings dizisinin ilk sezonunda izlemiş olduğumuz Uppsala Tapınağı’nda geçen seçilmiş  insanların ve hayvanların kurban edildiği bölümde de tam olarak bu ayın gelişi anlatılmaktaydı.

Ýlir  (14 Kasım – 13 Aralık tarihleri arasını kapsar)
Bu ayın adı Odin’in isimlerinden biri olan Jólnir ile aynı kökenden gelmektedir ve Noel ile bağlantılı olduğu söylenmektedir. Ayrıca inanışlara göre Ýlir, yılın en karanlık ayı olarak geçmektedir. Çünkü bu ay geldiği zaman Güneş tanrıçası kuzey halkından olabildiğince uzaklaşır ve gözden kaybolurdu. Bu ay boyunca ortalıkta karanlık güçler dolaşırmış ve insanlar evlerinde yani iç mekanlarda aktivitelerini devam ettirirmiş. Yule yani Noel zamanı insanlar komşularıyla (1 Kasım’dan önce) hep beraber bira içip eğlenirlerdi.

Mǫrsugr (14 Aralık – 12 Ocak tarihlerini arasını kapsar)
Geçen birkaç ay boyunca sürekli et yiyen insanlar bu süre zarfında kilo almış olurlar ve zor geçecek bir bahar ayı için hazır hale gelmiş olurlar. Bu ay içerisinde 21 Aralık’a kadar Noel kutlamaları devam eder ve Güneş tanrıçasının yeniden doğacağına inanılırdı. 21 Aralık’ta güneşin tekrar doğmayacağından korkan halk bölgenin en yüksek dağına gökyüzünü gözetlemesi için rahip gönderirdi. Rahip dağdan mutlu bir şekilde döndüğünde güneşin yeniden doğacağına inanılır ve büyük şölenler düzenlenirdi. Ayrıca 25 Aralık tarihi “Annelerin Ayı” olarak kutlanmaktaydı.

Þorri (13 Ocak – 11 Şubat tarihleri arasını kapsar)
Bu ay Eski Norslarda “erkeklerin ayı” olarak bilinmektedir. Húsfreyia yani “ev halkının hanımı” evinin kapısının önüne çıkar ve Þorri’yi (Bare Frost – Şiddetli don olayı) evine davet etmek üzere çağırdıkları ritüele öncülük ederdi. Don evlerin kapısına dayandığı zaman Húsbondr’ı yani “ev halkının lideri”ni dansa davet etmeniz gerekirdi. Bu ay boyunca her erkek kendisine bir gün seçer ve seçtiği gün hava iyi olursa gelecek yıl o güne kadar şanslı bir yıl geçirir. Tam tersi seçtiği gün hava kötü olursa gelecek yıl o güne kadar kötü şans peşini bırakmaz. Erkeklerin seçtikleri günlerde eşleri onlara her zamankinden daha çok ilgi gösterirdi.



Ayrıca Þorri ayı boyunca Frost adlı dev yardım amacıyla oğlu Sné (Snow) ve torunları Þorri (Bare Frost), Fonn (Thick Snow), Drífa (Snowing), Mjoll (Dry New Snow) için tüm doğayı ele geçirirdi.

Góa (12 Şubat – 13 Mart tarihleri arasını kapsar)
Bu ay ilk tohumların toprağa ekildiği aydır. Ayrıca Góa ayı “kadınların ayı” olarak bilinmektedir. Bir önceki ayda yapılan ritüellerin aynısını bu ay kocaları eşlerine yapar ve ev halkının lideri evinin kapısının önüne çıkarak Bakire Gói’yi (Góablót) evlerine davet eder.

Einmánuður (14 Mart – 13 Nisan tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisindeki 21 Mart günü hepimizin de bildiği gibi “Bahar Ekinoksu” olarak bilinmekteydi ve bereketli bir dönem geçirmek için kurbanların verildiği bir gün olarak kutlanmaktaydı. (Gormánuður ayında olduğu gibi bu ay da tanrıçalar için kurbanlar adanmaktaydı.) Bu ayda ayrıca küçük erkek çocukları için de kutlamalar yapılırdı.

Yaz ayları:

Harpa (14 Nisan – 13 Mayıs tarihleri arasını kapsar)
Harpa İskandinav efsanelerinde geçen ve yazın gelişini simgeleyen dişi bir ruhun adıdır. Yazın ilk günü (14 Nisan) olarak kabul edilen günde üç büyük kurban adanırdı. Bu ayda küçük kız çocukları ve baharın gelişi ile ortaya çıkan dişi ruhlar için kutlamalar yapılırdı.

Skerpla (14 Mayıs – 12 Haziran tarihleri arasını kapsar)
Skerpla da Harpa gibi efsanelerde geçen dişi bir ruhun adıdır fakat bu aya neden onun ismi verildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Sólmánaður (13 Haziran – 12 Temmuz tarihleri arasını kapsar)
Yılın en görkemli ayı olarak bilinmektedir. Çünkü Güneş tanrıçası tamamen gecelerin kontrolünü ele geçirir; halk da Güneş’i onurlandırmak için kutlamalar yapar.



Heyannir (13 Temmuz – 14 Ağustos tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisinde samanlar toplanır ve kurutulmaya başlanır. Bazı kaynaklarda bu ayın ismi Ormamánaður (Yılan Ayı) olarak da geçmektedir.

Tvímánaður (15 Ağustos – 14 Eylül tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisinde tahıllar hasat edilmeye başlanır. Bazı kaynaklarda bu ayın ismi Kornskurðarmánuður (Mısır Kesme Ayı) olarak da geçmektedir.

Haustmánaður (14 Eylül – 13 Ekim tarihleri arasını kapsar)
Bu ay geldiğinde artık insanlar kış için tüm hazırlıklarını tamamlamış olur. Ayrıca hazırlanan biralar da demlenmiş olur.

Ayrıca bu ay içerisinde geçen 21 Eylül günü Sonbahar Ekinoksu olarak bilinmektedir. Alfablót (Elf Fedakârlığı) adı verilen kutlamalar yapılır. Alfablót, Pagan/İskandinav toplumlarının son baharın bitişini kutladığı ve tüm ürünlerin toplanıp hayvanlarının en besili olduğu zamandır.


4 Ağustos 2016 Perşembe

Marvel Evreni ile İskandinav Mitleri Arasındaki Farklar

Mitoloji yazıları yazdığımdan şöyle bir yazıya da değinmem gerektiğini düşündüm: Marvel evreninde mitolojini işlenmesi ve bildiğimiz, okuduğumuz İskandinav mitleri arasındaki zıtlıklar.

Çizgi roman evrenine çok hakim değilim; hatta Marvel filmleri ile tanışmamın en büyük etkisi İskandinav mitolojisinden tanrıları kendi evreninde kullanmış olması diyebilirim. Fakat kullanırken en belirgin özellikleri bir kenara bırakmış ve tamamen kendisi yeni tanrılar yaratmış. Bu yazıyı da filmlerden yola çıkarak yazdım.

Marvel mitoloji vs Mitoloji kapışmasına başlıyoruz:

  • 1- Thor


Şimşek tanrısı, gök gürültüsü tanrısı yüce Thor! Thor, İskandinav mitlerinde iri yarı, kaslı, kırmızı sakallı ve uzun saçlı bir adam olarak tasvir edilmekteyken filmde sarışın, kaymak suratlı çok da olmasa normal karakterlere göre iri yarı sayılabilecek bir tanrı görüyoruz. Ayrıca kutsal eşyası olan Mjölnir adlı çekicini Marvel evrenindeki Thor çoğu zaman seyahat etmek için arada bir de şimşek çaktırmak için kullanıyor. Hatta bu çekici kendisine çağırırken giydiği sihirli eldivenleri olmadan. Şöyle bir gerçek var ki mitolojideki Thor'un Tanngrisnir ve Tanngnjóstr isimli iki tane keçisi vardır ve bu keçiler onun arabasını çekmektedir. Yani keçilerin çektiği araba ile seyahat edebilmektedir.


Thor'un Mjölnir'e kavuşmasını, yaşını doldurup kral olma vakti gelmesine bağlayan Marvel bence gerçek hikayeyi gösterebilirdi. Ya da çekiç hep onunla kalabilirdi. Biliyorsunuz ki çekiç kendisine babası Odin tarafından hediye edilmiştir. Çekicin hediye edilmesi hakkındaki bilgiye de şuradan ulaşabilirsiniz.
  •  2- Odin


Odin, bilindiği üzere tanrı topluluğu olan Aesir'in hükümdarı, diğer tanrıların ve herkesin babası, savaşçıların koruyucusu ve kumandanıdır.  Bu açıdan bir sıkıntı yok. Fakat  şöylesi bir durum var ki Odin, "Tek Gözlü Tanrı" olarak bilinmekte ve bunun sebebi ise sonsuz bilgeliğe kavuşabilmek için Mimir'e tek gözünü feda etmesidir.  2011 yılında vizyona giren ilk Thor filminde biz Odin'i iki gözlü olarak görüyoruz. İlerleyen sahnelerde ise buz devleri ile yapmış olduğu büyük savaşta almış olduğu darbeler sonucunda gözünü kaybettiğini ve bu yüzden tek gözü kapalı gezdiğini görüyoruz. Acınılası bir tanrı imajı kazandırılan Odin'in gözünü kaybetme hikayesinin keşke aslına sağdık kalarak anlatsalarmış. Ya da ne bileyim hiç savaşa girmeden tek gözü kapalı olarak gösterselermiş. Belki insanlar "Bu adamın niye tek gözü kapalı?" diye merak edip birkaç okuma yapardı. Sonra da şuradaki yazıya ulaşırdı.


Odin'in Huginn ve Muninn adında iki kuzgunu; Freki ve Geri adında iki tane kurdu; Gungnir adında bir mızrağı; Sleipnir adında da sekiz ayaklı atı vardır. Fakat filmde ne kuzgunları doğru düzgün görebiliyoruz, ne mızrağını kullandığını görebiliyoruz. Kurtlardan eser yok zaten. Thor'un ikinci filmi The Dark World'te bir ara bir kuzgun Odin'in yanına geliyor birkaç saniye durup kaçıp gidiyor. İskandinav mitlerini gram bilmeyen bir insan o kuzgunun gelmesini çok anlamsız bulabilir. Kuzgunları birkaç saniyede Odin'in Hlidskjalf adındaki tahtında oturduğu zaman görüyoruz. Tahtın her iki ucunda da minnacık iki kargacık olarak. Keşke o kuzgunların anlamını da izleyiciye gösterebilseydiniz demekten başka bir şey gelmiyor elimden. En azından savaş sahnesinde bir Sleipnir görseydik yahu.

  • 3- Sif


Uzun altın saçları ile tasvir edilen Sif, sırf bu tasviriyle "Altın Saçlı Tanrıça" olarak adlandırılmıştır. O saçların sayesinde tanrılar kutsal eşyalarına kavuşmuştur hatta. Fakat Thor filmlerinde ve çizgi romanlarında  altın saçlar yerine simsiyah saçlara sahip bir Sif görüyoruz. Hem de mitolojide Thor'un karısı olarak bilmemize rağmen çizgi roman evreninde resmen platonik aşığı ve savaş arkadaşı olarak gösteriyorlar. Çünkü koskoca gök gürültüsü tanrısı Thor bir Midgard'lıya aşık olmuş.
  • 4- Loki

Loki'nin aslında tanrı olmadığını bir dev olan Laufey ve Farbauti’nin oğlu olduğunu biliyoruz. Asgard tanrıları ile buz devlerinin arasındaki savaş sonrasında henüz bir bebekken ortada kalmış ve Odin onu evlatlık olarak yanına almıştır. Fakat filmde Loki'nin öz babasını Jotunheim'ın kralı olarak görüyoruz. İsmi ise Laufey. Laufey mitlerde geçtiği üzere Loki'nin annesinin ismiyken neden babasının ismini diye kullanmışlar anlamadım. 


  • 5- Heimdall

İskandinav mitolojisinde kendisi "tanrıların en beyazı" olarak bilinmektedir. Fakat filmde ve çizgi romanlarda gördüğümüz kadarı ile kendisi siyahi bir tanrı olarak betimlenmiştir. Marvel'ın saç ve ten renkleri ile alıp vermediği nedir bilmiyorum ama Sif sarışın değil, Thor kırmızı sakallı değil, Heimdall da tanrıların en beyazı değil... Ayrıca Heimdall dişleri altından olan bir tanrıdır sırf bu yüzden ona "Altın Diş" takma ismi bile verilmiş. Fakat filmde altın diş yerine altın zırh görüyoruz. Neyse en azından altın.


  • 6- Ragnarök

Her ne kadar pek çok zıtlık bulundursa da her iki evrenin aslında pek çok benzerliği de bulunmakta. İki taraf da Yggdrasil'in bir parçası olarak geçiyor, iki tarafında evrenleri Bifrost Köprüsü ile bağlı, iki tarafta da tanrıların yaşadığı yerler aynı gibi gibi...
Fakat söz konusu Ragnarök'a yani kıyamet gününe gelince yeniden bir farklılaşma görebiliriz gibime geliyor. Çünkü mitolojiye göre Ragnarök dünyanın sonuyken çizgi roman evreninde yaşanan olaylar sürekli dünyanın sonuna sürüklüyor bizi.  Dediğim gibi çizgi romanlarla aram olmadığından izlediğim filmler ve bazı okumalar sonucunda bu yazıyı yazdım. Üçüncü filmde neler olacağını hepimiz bekleyip göreceğiz. O gün geldiğinde Ragnarök karşılaştırması yapacağıma eminim.




Vikings Dizisindenki Karakterler ile İskandinav Tanrıları Arasındaki İlişkiler

Son zamanlarda Marvel’ın çizgi romanları ve filmleri sonucunda pek çok kişide merak uyandıran İskandinav mitolojisini bildiğimiz üzere 2013’ten beri History Channel da “Vikingler”i ele alarak televizyon dünyasına sunmaktadır. 


Dizide Viking Çağı’nda (MS 793 – MS 1066) anlatılan hikayeler ve çağının en büyük kahramanlarından biri olan Ragnar Lothbrok’un maceraları anlatılmaktadır. Viking savaşçılarından en meşhur olan Ragnar Lothbrok’un kardeşleri, ailesi ve kral olma yolundaki maceralarını ekrana sunan History Channel izleyicilerin “viking” beklentisini karşılamayı başarmıştır.

Ben de aslında dizinin ikinci sezon tanıtımı olarak geçse de akılda kalan karakterlerin bir arada sunulduğu ve İskandinav mitolojisindeki tanrılar ile ilişkilerinin açıkça gösterildiği için karakter – tanrı eşleşmesinden bahsedeceğim bu yazımda. İlk olarak ilgili tanıtımı izlemenizi istiyorum:



  • Ragnar – Odin 

Odin’in isimlerinden biri olan Baleygr’in anlamı “yanan gözlü, ateşli göz”dür ve dizinin tanıtımında Ragnar’ın sol gözünden çıkan ateşler bu ismi temsil etmektedir. Kuzgun sembolü Odin’in kuzgunları olan Huginn ve Muninn’i temsil etmektedir; anlamları “düşünce” ve “hafıza”dır. (Bu sembolü Ragnar’ın kafatasından ve göğüsünden çıkan kuzgun kanatları ile bağdaştırabiliriz.) Huginn ve Muninn’in dünyanın çevresinde dolaşıp edindikleri bilgileri sahiplerine götürdüklerine inanılır. Elder Edda şiirlerinde Odin’in kuzgunlarının geri dönmeyeceği hakkındaki korkularından bahsetmiştir. Ragnar’ın aklı evinden uzaklardadır. Tanıtımda Ragnar’ın elinde görünen mızrak şüphesiz Odin’in büyülü silahı olan Gungnir (hükmedici olan)’dir. Aesir ve Vanir tanrıları arasındaki savaş da Odin’in mızrağını Vanir’e fırlatmasıyla başlamıştı. Wagner’in “Ring of the Nibelung” adlı eserinde bu mızrağın dünya ağacından yapıldığı yazılmaktadır. Böylece tanıtımda Ragnar’ın elinden çıkan ağaç dallarının mızrağa dönüşmesinin sebebini anlamış oluyoruz.




  • Floki – Heimdall 

Heimdall “tanrıların en beyazı” olarak bilinir ve İskandinav mitolojisinde yalnızca bir tanrının altın dişleri vardır. Heimdall kendi hanesinde bal likörü içerken betimlenir. Heimdall’ın en değerli eşyası Gjallarhorn’dur ve anlamı ”ses yükselten boynuz”dur; Heimdall bunu Ragnarok gününde üfleyecektir. Tanıtımında Floki bir boynuzla görülmektedir ve bu boynuzdan bir şeyler içmektedir ve Floki’nin altın dişleri vardır.




  • Lagertha – Idunn – Valkyrie 

Lagertha üzerinde elma olan bir tepsiyi taşırken görülmektedir. Belki de o burada sonsuz gençlik elmasının koruyucusu olan Idunn’u temsil etmektedir. Tepsinin düştüğünü gördüğümüz zaman üzerindeki eşyaların önce tüye daha sonra kılıç ve kalkana dönüştüğünü görüyoruz. Tüyler Valkyrie’nin kanatlarını temsil etmektedir. İskandinav mitolojisinde Valkyrie’ler “dişi ölü seçici” olarak bilinmektedir ve savaşta askerlerin yaratıklarla olan mücadelesinde kimin hayatta kalıp kimin öleceğini belirlerler.




  • Horik – World Serpent – Jörmungandr 

Tanıtımda Kral Horik’in derisinin bir yılan derisine dönüştüğünü ve göz bebeğinin şeklinin yılan gözü formuna dönüştüğünü görüyoruz. Bu da İskandinav mitolojisinde Jörmungandr’ı temsil etmektedir. Jörmungandr, Loki ve Angrboda’nın tehlikeli çocuğu, Hel ve Fenrir’in kardeşi ve kendi kuyruğu ile dünyayı kavrayacak olan yaratıktır. Ragnarök yani kıyamet gününde Jörmungandr, Thor tarafından öldürülecektir. Horik’e bir horoz eşlik etmektedir ve Elder Edda’nın yazılarında horoz Ragnarök’ün habercisi olarak betimlenmektedir.




  • Aslaug – Freyja 

Aslaug’un yüzünde kızıl bir gözyaşı görülmektedir ve bu akan gözyaşı Freyja’nın kocası gittiği zaman döktüğü gözyaşı olarak temsil edilmiştir. Hamile olarak görülen Aslaug aşk, cinsellik ve bereket ile ilişkilendirilmiştir. Öte yandan bu ilişkilendirmeler Freyja’nın büyücülük, savaş ve ölüm ile olan ilişkisini hatırlatmaktadır. Aslaug’un elinde görünen çiçekler menekşeye benzemektedir, menekşeler şiddeti temsil etmektedir. Aslaug’un sırtından çıkan şahin kanatları ise Freyja’nın ona uçma gücünü veren büyülü şahin tüyünden yapılmış peleriniyle ilişkilendirilmiştir.





  • Athelstan – Tyr 

Tanıtımda Athelstan’ı tek elli görüyoruz ve tek ellilik Tyr’a ait bir niteliktir. Tanrıların düşmanı olan Kurt Fenrir’i zincirlemek amacıyla Tyr bir elini kurdun ağzına koymayı kabul etmiştir. Kurt aldatıldığını ve zincire vurulduğunu fark ettiğinde Tyr’ın sağ elini ısırmıştır. Tyr hakkında ayrıntılı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.








  • Ecbert – Fenrir 




Kral Ecbert tanıtımda göğüsünde bir haçla ve genç bir geyiği beslerken görülmektedir. İskandinav mitolojisine göre dört geyik bir araya geldiğinde dünya ağacının dallarını tüketecektir.








  • Siggy – Sigyn 

Sigyn, Loki’nin eşidir. Elder Edda yazılarında onun Loki ile olan bağlantısından şöyle bahsetmiştir; Loki tanrılar tarafından tutsak tutulduğu zamanlarda Sigyn Loki’nin yüzünden damlayan zehri bir kasede biriktirmiştir. Kase zehirle dolduğu zaman Sigyn zehri dökmüş ve o an Loki şiddetle sarsılmıştır.  Bu anlatılan hikaye dizinin son sezonunda ekranlara Floki ve Helga ile yansıtılmıştı. 




  • Rollo – Loki 



Rollo bağlı olarak görülmektedir, Loki ile olan ilişkisi ise Loki’nin tanrılar tarafından bağlı tutulmasıdır. Ragnarök’un başlaması ile birlikte bağladığı yerden kurtulup tekrar tanrılarla savaşmaya başlayacaktır. Heimdall ile karşılaşacak ve birbirlerini öldüreceklerdir. Aynı kader Rollo ve Floki arasında da olabilir mi?





İlerleyen zamanlarda Vikings dizisindeki mitoloji bağlantılı olayları anlatacağım bir yazı paylaşacağım. Takipte kalın! :)