wardruna etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
wardruna etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #2: Fehu (Bereket)


Zenginlik rahatlık sağlar,
ancak fallara umut bağlayanlar ile onu paylaşmak zorundasın
tanrıların önünde yargılanmadan önce



Fehu ( ᚠ ), bereket ve bolluk anlamına gelen runik harftir. Zenginlik için akla gelen ilk rune harfi olarak fehu; servet, mal, mülk sahibi olma ve şansı işaret eder. Aynı zamanda bereket tanrıçası Freya ile ilişkili rune harfidir. Kehanette bulunduğunuz çubukları attığınız zaman fehu harfini görürseniz bu beklenmedik bir paraya veya maddi şansı işaret eder.


İlk zamanlarda fehu’nun orijinal anlamı sığır olarak geçiyordu. Sığır, hem etinden hem derisinden hem de sütünden faydalanılarak birçok gıda ve yaşam ihtiyacını karşıladığından dolayı göçebe yaşam süren İskandinavlar için bir zenginlik kaynağıdır.

Fehu harfi aynı zamanda altını ve madeni parayı da çağrıştırmaktadır. Bu harfin kehanet sırasında karşınıza çıkması zaman içerisinde para sahibi olabileceğinizi gösterir. Ancak inanışlara göre para biriktirmenin uğursuz olabileceği de belirtilmektedir. Odin’in Havamal’daki bir sözünde şöyle söylemektedir: “Para, insandan maymunlar yaratır!” (P.R.Mountfort – Kadim Viking İrfanı) Para şehveti insanları birbirine düşürebilir, sosyal yapıyı bozabilir ve kişisel çıkarları ortaya çıkarabilir. Yanlış yollarla biriktirilen para üzerine lanet çekebilir. Bu anlamda fehu her ne kadar kazancı işaret etse de bireyin kendi sahip oldukları tarafından başına bela gelebileceğini de işaret eder.



Çubukları dağıtırken fehu işareti karşımıza ters bir şekilde çıkarsa hayatınızdaki bereket akışında bir tıkanıklığa, yoksulluğa ve mahrum kalışa işaret eder. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi runik harf ters olarak karşımıza gelirse orijinal anlamının tersini düşünmemiz gerekir.

Wardruna grubunun bu rune harfi ile aynı isimli bir şarkısını aşağıya bırakıyorum. Grubun şarkıları artık sizin için daha anlamlı olacak, çünkü neredeyse her rune harfine gönderme yaptıkları bir şarkıları mevcut. 

Başka bir ayrıntı vermem gerekirse Vikings dizisinin 1. Sezon 4. Bölümünde Ragnar ve tayfası ilk büyük vurgunlarını İngiltere’ye yelken açtıklarında Kral Aelle’ye ait bir kentte yapmışlardı. Bu vurgun esnasında arkada Wardruna’nın Fehu şarkısı çalıyordu. Bu vurgun ile büyük bir kazanç elde etmişlerdi.



18 Kasım 2018 Pazar

İskandinav Mitleri #14: Voluspa (Kahinin Kehaneti)

Voluspa - Völuspá (Kahinin Kehaneti), Poetic Edda’nın ilk ve en bilindik şiiridir. İskandinav mitolojisi hakkında öğreneceklerimiz açısından da en önemli belgelerden biridir.
Voluspa hakkında bilinmesi gerekenler:
65 kısa kıtadan oluşan Voluspa başlangıçtan dünyanın sonuna kadar yaşanacak olaylardan, dünya tanrılarından ve canavarlardan bahsetmektedir. Şiir çoğunlukta pagan inanışlarına dayanılarak yazılmış olsa da araştırmacılara göre yazıldığı dönemde yayılmaya başlayan Hristiyanlık inancından da etkilendiği belirtilmiştir. Bu nedenle, Voluspa şiirinin günümüzdeki hali Hristiyan geleneğin izlerini de yansıtabilmektedir.

Voluspa şiiri, “kadın kâhin” anlamına gelen ve ismi bilinmeyen bir volva’nın kehanetlerinden oluşmaktadır. Bu şiirde Valfather adıyla anılan Odin, kadın kahinden insanoğlunun yaradılışını ve geleceğini kendisine anlatmasını ister ve bu konuda onu zorlar. Kadın evrenin ve ilk insanın nasıl yaratılacağından ve nasıl çoğalacağından bahseder. İnsanlık ve tanrılar kendi altın çağlarını yaşayacaklarını ve her şeyin mükemmel bir düzende ilerleyeceğini anlatır. Fakat anlatılarının ilerleyen bölümlerinde Odin’e, tanrıları ve insanlığı büyük bir kıyametin beklediğini söyler.

Ayrıca Voluspa, dünyanın sonu olacak Ragnarok’un aslında gerçek bir son olmadığını ve evrenin bir döngü içerisinde olduğunu anlatmaktadır. Voluspa şiirinde kadın kahinin gördüğü bu yeniden doğuş anı şöyle betimlemektedir:

Yeni bir dünyanın yükseldiğini görür kadın kahin,
Yine denizlerden ve bir kez daha yeşilliklerle kaplı olarak;
Kartalların gürüldeyen çağlayanların üzerinde uçtukları
Ve dağlardaki akıntılarda balık yakaladıkları.

Tüm olanların bir sonucu olarak, bir altın çağ yaşanacaktır. Tarlalar ekilmeden ürün verecek -ki bu her zaman insanoğlunun hayali olmuştur- ve bütün hastalıkların çaresi bulunacaktır.

Yazımın konusu olan Voluspa şiirinin tamamını İngilizce çevirisi ile bilikte orijinal dilinde okumak isteyenler buraya tıklayabilir.
Wardruna'dan Skald albümü öncesi sürpriz!
Vikings dizisi sayesinde çoğumuzun hayatına giren Wardruna grubunu bilirsiniz. Bilmiyorsanız da hemen size bilmeniz için bir neden söylüyorum: Bu yazıyı yazmamın asıl amacı Wardruna grubunun geçtiğimiz hafta Voluspa şiirinden aldığı çeşitli dizeler ile bestelemiş olduğu parçanın klibinin yayınlanmasıdır. Grubun ana solisti olan Einar Selvik’in solo olarak bestelediği şarkıda sırayla şiirin 1-3-57-45/47-44-59-64-65 numaralı dizeleri seslendirilmiştir. Seçilmiş olan dizeler özet olarak mitlerdeki yaradılış – kıyamet – yeniden doğuştan bahsediyor.
İlk olarak Kahin kadın tüm ulu tanrıların sessiz olmalarını ve anlatacaklarını dinlemesini ister. Valfather Odin’in isteği üzerine ilk insandan bahsetmeye başlar. Ymir’in ortaya çıkışına kadar toprak, deniz, gök kısacası hiçbir şeyin olmadığını ve toprakların kuru ve verimsiz olduğunu söyler. Arada belirtilmeyen dizelerde Ymir’in ölümüyle denizlerin, yeryüzünün ve gökyüzünün oluştuğundan ve Odin, Vili ve Ve kardeşlerin ilk insanlar Ask ve Embla’yı yarattıklarından; böylece insan soyunun nasıl çoğaldığından bahsedilir.

Şiirin 57. kıtasında artık gelecek olan kıyamet gününden bahsetmeye başlanır. Kahin kadın Odin’e güneşin yok olacağını ve yer yüzünün sular altında kalacağını; tüm evreni ateşler saracağını anlatır. Aile bağlarının zayıflayacağından ve kardeşlerin birbiri ile savaşacağından, birbirlerine ihanet edeceklerinden bahseder. Fakat yaşanacak olan bunca kıyametin ilerisini de gördüğünü ve aslında Ragnarok’un tanrıların zaferi olacağın söyler.

Yeni bir dünyanın ikinci kez yükseldiğini gördüğünü ve kartalların yeniden uçtuğunu, şelalelerin yeniden aktığını, insanların geçimlerini sağlayacaklarını söyler. Gimle’de güneşten daha güzel bir oda gördüğünü ve oraya güçlü bir liderin geleceğini, kuralları ile tüm evreni düzene sokacağından bahseder.




3 Ağustos 2016 Çarşamba

İskandinav Mitleri #8: Silik Tanrı Baldr

İskandinav mitlerinin en önemli tanrılarından biri de diğer tanrılardan tamamen farklı kişilik özelliklerine sahip olan Baldr'dır. Baldr'ın adı İskandinav mitlerinde sıkça geçmesine rağmen, aslında bu tanrı pek fazla bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda beyaz tenli, mülayim, akıllı, tatlı dilli, merhametli olduğu kadar Odin'in oğlu ve tanrıların en iyisi olduğu söylenmektedir. Fakat yine de nispeten silik bir tanrıdır. Baldr bir çeşit savaş tanrısı olarak da bazı metinlerde geçmektedir. (Savaşta ölen savaşçılar için okunan dualarda adı geçmektedir.) Baldr hakkındaki mitleri ele alırken "Baldr'ın Rüyaları" anlamına gelen Baldrs draumar'dan başlamak uygun olacaktır.



Aesir tanrıları kurdular meclisi,
Asyniur (tanrıça) da hazır bulundu aralarında.
Yüce güçler enine boyuna düşündüler,
Hayra alamet olmayan rüyaların Baldr'ı sıkmasını.

Odin bunun üzerine derhal harekete geçer. Atını eyerleyip ölüler ülkesine gider. Orada ölü bir kadın kahini huzuruna çağırır ve ondan Baldr'ın rüyalarına bir açıklama getirmesini ister. Kahin, bildiği her şeyi anlatır. Verdiği her bilginin ardından acı çektiğini belirterek, "Kendi rızamın dışında konuştum. Artık susacağım." der. Ama Odin her seferinde onu sindirmeyi başarır. Sorularına şöyle başlamaktadır:

Susma cadı! Soracağım yine de.
Daha fazlasını öğrenmeliyim, ta ki her şeyi bilene dek.

Böylece, diriltilmiş olan kadın kahin, Odin'e soruşturmasında yardımcı olmayı sürdürür.

- Ölüler ülkesindeki bu hazırlık kimin için?
+ Baldr'ın teşrif etmesini bekliyor herkes; onun şerefine bal şarabı mayalıyorlar.
- Baldr nasıl ölecek?
+ Katili Hod olacak; Odin'in oğlunun canını o alacak.
- Peki bunun intikamını kim alacak?

 Cadının yanıtı şu şekilde olmuştur:
       
Batı diyarlarında doğacak Rind'li Vali,
Henüz bir gecelik iken alacak intikamını Odin'in oğlunun,
Yıkamayacak ellerini, taramayacak saçlarını,
Baldr'ın katili odunların üzerine atılıp yıkılana dek.

Lokasenna şiirinde yer alan bir dize, bu cinayette Loki'nin parmağı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Loki, Odin'in karısı Frigg'in kendisine savurduğu tehdide böbürlenerek karşılık verir:

Şundan emin ol ki bir daha asla,
Göremeyeceksin Baldr'ı atının üzerinde evine dönerken.

Böylece Loki, 'cinayetin azmettiricisi' olmuştur; Hod ise 'kiralık katil'.

Tanrıların safında yer alan Frigg, bu felaketi önlemek için hiç vakit kaybetmeden harekete geçer. Bütün yaratıklara, "ateşe ve suya, demire ve her türden madene, kayalara, toprağa, ağaçlara, hastalıklara, hayvanlara, kuşlara, zehirlere ve yılanlara" Baldr'a zarar vermeyeceklerine dair yemin ettirir. Böylece Baldr bir oyunun merkezi haline gelir. Baldr'a zarar verilemediğinden ötürü tanrılar onu hedef tahtası niyetine kullanırlar. Ona taşlar, oklar, mızraklar, kılıçlar ya da baltalar kullanarak saldırırlar ve böylece deneme de yapmış olurlar. Hiçbir şey onun kılına dahi zarar verememektedir.

Loki her zamanki gibi bir kumpas kurar. Kılık değiştirip Frigg'e gider ve Baldr'a neden zarar verilemediğini sorar. Frigg ona, verdirdiği yeminlerden söz eder. Bunun üzerine Loki, ona zarar verebilecek herhangi bir şey olup olmadığını sorar. Frigg kazara sırrı ağzından kaçırır. "Valhalla'nın batısında ökseotu denen uzunca bir bitki yetişmekte. Yeminini istemek için bana biraz fazla küçük görünmüştü." der. Loki derhal bu bitkiyi aramaya koyulur ve onu bulup yerinden sökerek tanrıların Baldr'ı hedef tahtası olarak kullandıkları oyun alanına gider. Kör tanrı Hod, hiçbir şey yapmadan bir kenarda durmaktadır. Loki onun yanına varır ve "Neden sen de Baldr'a atış yapmıyorsun?" diye sorar. Hod bu soruya "Birincisi, onu göremiyorum. İkincisi, atış yapacak silahım yok." diye yanıt verir. Loki, Baldr'a hiçbir şeyin zarar veremeyeceğinin ne kadar güzel olduğunu anlatarak Hod'un aklını çeler. Ardından "Sana onun nerede olduğunu söyleyeceğim, sen bu oku ona atmaya çalış." der. Hod, Loki'nin yönlendirmelerine kulak vererek atış yapar ve Baldr'ı vurup öldürür.


Bu olay tanrılara arasında büyük bir şoka sebep olur. Oyun onların tartışma meclislerinde oynanmıştır; yani orası onlar için kutsal bir mekandır. Bu yüzden Baldr'ın katilinin kim olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen, onun intikamını orada alamazlar. Ağlamaktan konuşamayacak hale gelirler. Frigg, kadınca sezgileriyle hareket eder ve Baldr'ın Asgard'a geri dönmesine izin verilip verilemeyeceğini öğrenmek için Hel'e gidebilecek cesaret sahibi korkusuz birisini arar. En sonunda şanlı kahraman Hermod, bu tehlikeli yolculuğa çıkmayı kabul eder. Bu sırada tanrılar Baldr'ın cenazesini ölü yakma töreni için hazırlamaktadırlar.

Tanrılar ölü yakma törenini Baldr'ın gemisi olan Hringhorni'nin güvertesinde yapmayı tasarlarlar. Ama gemi kızağa çekilmiştir ve onu tekrar denize indiremezler. Bu sorunu çözmek için, Hyrokkin adındaki bir cadıyı yardıma çağırırlar. Cadı tek itişle gemiyi yüzdürmeyi başarır ve öyle hızlı iter ki kızaklar bir anda alev almaya başlar, bütün dünya sarsılır. Baldr'ın cenazesini güverteye taşırlar ve onun dul eşi Nanna da kederden ölür. Böylece, onu da eşiyle beraber ölülerin yakılacağı odunların üzerine koyarlar. Thor, tesadüfen oradan geçmekte olan bir cüceyi uğur getirsin diye alevlerin içine tekmeler. Baldr'ın aralarında sihirli altın yüzük Draupnir'in de bulunduğu hazineleri de odunların üzerine yığılır.


Hel'e gelen Hermod, Baldr ve Nanna'yı görür. Bu arada Hermod, bu dünyayı öbüründen ayıran Giol ırmağına giden uzun ve karanlık yolu geçmektedir.  O kadar hızlı gitmektedir ki, ırmağın üzerindeki köprüden geçerken sanki beş alay ordu geçiyormuş gibi gürültü çıkar. Hel'in kapılarına gelindiğinde atını mahmuzlayıp kapıların üzerinden atlayarak içeri girer. Oradaki büyük salonda Baldr'ı bulur. Hermod, derhal onun serbest bırakılmasını ister. Seveninin çok olduğunu söyler. Ama Hel oldukça kuşkucu bir şahsiyettedir. "Eğer dünyadaki her şey, yaşayan ve yaşamayan her şey onun için gözyaşı dökerse, Baldr Aesir arasına geri dönebilir. Ama herhangi bir şey onun için gözyaşı dökmeyi reddederse ya da buna karşı çıkarsa, Baldr Hel'de kalacak." der.

Hermod, Hel'in mesajını tanrılara götürür. Tanrılar, Baldr için gözyaşı dökülmesini istemek üzere dünyanın dört bir yanına elçiler gönderirler ve insanlar, yaratıklar, topraklar, kayalar, ağaçlar, bütün madenler, herkes ve her şey buna razı olur.

Tanrılar Baldr'ın katilini öldüremeseler bile cezalandıracaklardır. Gerçekten de tanrılar öylesine büyük bir hiddete kapılırlar ki, Loki, çareyi her duvarında bir kapısı olan ve her yönü gözetleyebileceği güvenli bir barakaya saklanmakta bulur. Gündüzleri kılık değiştirip barakanın yakınlarındaki bir şelalede bir alabalık olarak hayatını sürdürür. Kıyıya çıktığında ise Aesir tanrılarının kendisini nasıl tuzağa düşürebilecekleri konusunda kafa patlatıp çeşitli önlemler alır. Şelalenin yakınlarında yaşadığı dönemde balık ağının yapılışını keşfeder ve yaptığı ağın nasıl işleyeceğini görebilmek için keten iplikten bir prototip yapar. Ağlar, o gün bugündür işte böyle yapılmaktadır.


Bir gün, Odin yine görkemli tahtı Hlidskialf üzerinde oturmaktadır. Etrafı izlerken Loki'nin yerini tespit eder ve diğer tanrılara onu bulabilmeleri için yol gösterir. Loki, tanrıların kendisini yakalamak için geldiklerini gördüğünde, elindeki ağı ateşe verir ve şelaleye sığınır. Balık ağı yanar gider ama küllerinin bıraktığı izler yine de onun ne işe yarayabileceğine ve nasıl yapılabileceğine ilişkin bir fikir vermektedir. Akıllı tanrı Kvasir bunu fark eder ve yapacağı şeyi diğer tanrılara anlatır. Böylece, tanrılar ilkine benzer bir ağ yaparak Loki'yi yakalamak üzere suyun en hızlı aktığı yere doğru giderler. Irmağı ağ ile tararlar fakat Loki tanrıların saldırısını iki kez usta manevralarla savuşturur. İlkinde çakıl taşlarıyla dolu nehir yatağına yakın yüzer, ikincisinde ise ağın üzerinden atlar. Ama üçüncü seferde ağın başına bu kez Thor geçer; Loki ağın üzerinden atladığında Thor onu yakalayıverir. Tanrılar, kaçmasın diye Loki'yi sımsıkı bağlarlar.



Onu, ilki omuzlarının altından, ikincisi belinin altından, üçüncüsü ise dizlerinin altından olmak üzere üç büyük kayaya bağlarlar. Rahatı bozulsun diye, bağlandığı yerin hemen üzerine çok zehirli bir yılan asmayı da ihmal etmezler. Böylece, yılanın zehri eli kolu bağlı Loki'nin yüzüne damlar. Zehir her damladığında Loki şiddetle titremeye başlar ve bu titremeler yüzünden depremler meydana gelir. Fakat Loki, sadece sıkıca bağlanmış halde bir yerlerde yatmaktadır; elbette bir gün gelecek ve yazgısının çağrısına uyup dünyanın sonunun gelişini hızlandırmak için bağlandığı yerden kaçacaktır. Daha önceki yazılarımda Sigyn'den bahsetmiştim. Sigyn, Loki'nin eşidir. Elder Edda yazılarında onun Loki ile olan bağlantısından şöyle bahsetmiştir; Loki tanrılar tarafından tutsak tutulduğu zamanlarda Sigyn Loki'nin yüzüne damlaması için akıtılan zehri bir kasede biriktirmiştir. Kase zehirle dolduğu zaman Sigyn zehri dökmüş ve o an Loki şiddetle sarsılmıştır.

Loki’nin başa bela biri olduğunu biliyorduk ama bir tanrıyı öldürecek kadar da sinsi olduğunu bilmiyorduk. Hiç mi hiç güven olmaz sana Loki! Bu hikayeyi tekrar okumak isterseniz Wardruna'nın Hagal şarkısı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim...