fenrir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fenrir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2019 Cumartesi

İskandinav Runik Alfabesi #18: Tiwaz (Savaş)


Tiw soylu olana güven işaretidir

bulutlu gecelere yol gösterir
yanılmaz.


Tiwaz, İskandinav mitolojisinde savaş tanrısı Tyr’in isimlerinden biri olarak geçmektedir. Savaş tanrısı ile bağlantılı olan bu rün harfi hayatınızda bir “savaş”a hazır olmanız konusunda sizi uyarır. Sizin savaşçı yönünüz ile ilgilenir.


İskandinav anlatılarında Tyr/Tiwaz adalet, cesaret, onur ve kendinden daha yüksek bir gayeye kendini adamak ilkelerini içerir. Bir savaşçı olmak tam olarak disiplin ve kararlılık gerektirir. Dışarıdan gelen baskıya boyun eğmektense kendi hakikatlerimizi yaşamamız gerektiğini bize söyler.

Tiwaz rününü kendinizi güçlendirmek ya da cesaret gerektirecek bir konuda yardım istemek için kullanabilirsiniz. Anlatılanlara göre savaşçılar silahlarını kutsamak ve güçlendirmek için bu rünü kılıçlarının, baltalarının üzerine kazıyarak savaş tanrısından yardımda talep ederdi.


Tiwaz rününün isim babası olan Tyr'den kısaca bahsetmek gerekirse;

Odin'in oğlu, gökyüzü ve savaş tanrısıdır. Tanrıların en cesurudur. Haftanın ikinci günü olan Salı günü ismini Tyr'dan almıştır (Tirsdag). Cesareti ise kurt Fenrir'e göz kulak olmayı kabul etmesinden gelmektedir. Mitolojide “tek elli tanrı” olarak bilinen savaş ve adalet tanrısı Tyr hakkında daha fazla bilgi için "Onur ve Adaletin Tanrısı TYR" isimli yazımı okuyabilirsiniz!



4 Ağustos 2016 Perşembe

Vikings Dizisindenki Karakterler ile İskandinav Tanrıları Arasındaki İlişkiler

Son zamanlarda Marvel’ın çizgi romanları ve filmleri sonucunda pek çok kişide merak uyandıran İskandinav mitolojisini bildiğimiz üzere 2013’ten beri History Channel da “Vikingler”i ele alarak televizyon dünyasına sunmaktadır. 


Dizide Viking Çağı’nda (MS 793 – MS 1066) anlatılan hikayeler ve çağının en büyük kahramanlarından biri olan Ragnar Lothbrok’un maceraları anlatılmaktadır. Viking savaşçılarından en meşhur olan Ragnar Lothbrok’un kardeşleri, ailesi ve kral olma yolundaki maceralarını ekrana sunan History Channel izleyicilerin “viking” beklentisini karşılamayı başarmıştır.

Ben de aslında dizinin ikinci sezon tanıtımı olarak geçse de akılda kalan karakterlerin bir arada sunulduğu ve İskandinav mitolojisindeki tanrılar ile ilişkilerinin açıkça gösterildiği için karakter – tanrı eşleşmesinden bahsedeceğim bu yazımda. İlk olarak ilgili tanıtımı izlemenizi istiyorum:



  • Ragnar – Odin 

Odin’in isimlerinden biri olan Baleygr’in anlamı “yanan gözlü, ateşli göz”dür ve dizinin tanıtımında Ragnar’ın sol gözünden çıkan ateşler bu ismi temsil etmektedir. Kuzgun sembolü Odin’in kuzgunları olan Huginn ve Muninn’i temsil etmektedir; anlamları “düşünce” ve “hafıza”dır. (Bu sembolü Ragnar’ın kafatasından ve göğüsünden çıkan kuzgun kanatları ile bağdaştırabiliriz.) Huginn ve Muninn’in dünyanın çevresinde dolaşıp edindikleri bilgileri sahiplerine götürdüklerine inanılır. Elder Edda şiirlerinde Odin’in kuzgunlarının geri dönmeyeceği hakkındaki korkularından bahsetmiştir. Ragnar’ın aklı evinden uzaklardadır. Tanıtımda Ragnar’ın elinde görünen mızrak şüphesiz Odin’in büyülü silahı olan Gungnir (hükmedici olan)’dir. Aesir ve Vanir tanrıları arasındaki savaş da Odin’in mızrağını Vanir’e fırlatmasıyla başlamıştı. Wagner’in “Ring of the Nibelung” adlı eserinde bu mızrağın dünya ağacından yapıldığı yazılmaktadır. Böylece tanıtımda Ragnar’ın elinden çıkan ağaç dallarının mızrağa dönüşmesinin sebebini anlamış oluyoruz.




  • Floki – Heimdall 

Heimdall “tanrıların en beyazı” olarak bilinir ve İskandinav mitolojisinde yalnızca bir tanrının altın dişleri vardır. Heimdall kendi hanesinde bal likörü içerken betimlenir. Heimdall’ın en değerli eşyası Gjallarhorn’dur ve anlamı ”ses yükselten boynuz”dur; Heimdall bunu Ragnarok gününde üfleyecektir. Tanıtımında Floki bir boynuzla görülmektedir ve bu boynuzdan bir şeyler içmektedir ve Floki’nin altın dişleri vardır.




  • Lagertha – Idunn – Valkyrie 

Lagertha üzerinde elma olan bir tepsiyi taşırken görülmektedir. Belki de o burada sonsuz gençlik elmasının koruyucusu olan Idunn’u temsil etmektedir. Tepsinin düştüğünü gördüğümüz zaman üzerindeki eşyaların önce tüye daha sonra kılıç ve kalkana dönüştüğünü görüyoruz. Tüyler Valkyrie’nin kanatlarını temsil etmektedir. İskandinav mitolojisinde Valkyrie’ler “dişi ölü seçici” olarak bilinmektedir ve savaşta askerlerin yaratıklarla olan mücadelesinde kimin hayatta kalıp kimin öleceğini belirlerler.




  • Horik – World Serpent – Jörmungandr 

Tanıtımda Kral Horik’in derisinin bir yılan derisine dönüştüğünü ve göz bebeğinin şeklinin yılan gözü formuna dönüştüğünü görüyoruz. Bu da İskandinav mitolojisinde Jörmungandr’ı temsil etmektedir. Jörmungandr, Loki ve Angrboda’nın tehlikeli çocuğu, Hel ve Fenrir’in kardeşi ve kendi kuyruğu ile dünyayı kavrayacak olan yaratıktır. Ragnarök yani kıyamet gününde Jörmungandr, Thor tarafından öldürülecektir. Horik’e bir horoz eşlik etmektedir ve Elder Edda’nın yazılarında horoz Ragnarök’ün habercisi olarak betimlenmektedir.




  • Aslaug – Freyja 

Aslaug’un yüzünde kızıl bir gözyaşı görülmektedir ve bu akan gözyaşı Freyja’nın kocası gittiği zaman döktüğü gözyaşı olarak temsil edilmiştir. Hamile olarak görülen Aslaug aşk, cinsellik ve bereket ile ilişkilendirilmiştir. Öte yandan bu ilişkilendirmeler Freyja’nın büyücülük, savaş ve ölüm ile olan ilişkisini hatırlatmaktadır. Aslaug’un elinde görünen çiçekler menekşeye benzemektedir, menekşeler şiddeti temsil etmektedir. Aslaug’un sırtından çıkan şahin kanatları ise Freyja’nın ona uçma gücünü veren büyülü şahin tüyünden yapılmış peleriniyle ilişkilendirilmiştir.





  • Athelstan – Tyr 

Tanıtımda Athelstan’ı tek elli görüyoruz ve tek ellilik Tyr’a ait bir niteliktir. Tanrıların düşmanı olan Kurt Fenrir’i zincirlemek amacıyla Tyr bir elini kurdun ağzına koymayı kabul etmiştir. Kurt aldatıldığını ve zincire vurulduğunu fark ettiğinde Tyr’ın sağ elini ısırmıştır. Tyr hakkında ayrıntılı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.








  • Ecbert – Fenrir 




Kral Ecbert tanıtımda göğüsünde bir haçla ve genç bir geyiği beslerken görülmektedir. İskandinav mitolojisine göre dört geyik bir araya geldiğinde dünya ağacının dallarını tüketecektir.








  • Siggy – Sigyn 

Sigyn, Loki’nin eşidir. Elder Edda yazılarında onun Loki ile olan bağlantısından şöyle bahsetmiştir; Loki tanrılar tarafından tutsak tutulduğu zamanlarda Sigyn Loki’nin yüzünden damlayan zehri bir kasede biriktirmiştir. Kase zehirle dolduğu zaman Sigyn zehri dökmüş ve o an Loki şiddetle sarsılmıştır.  Bu anlatılan hikaye dizinin son sezonunda ekranlara Floki ve Helga ile yansıtılmıştı. 




  • Rollo – Loki 



Rollo bağlı olarak görülmektedir, Loki ile olan ilişkisi ise Loki’nin tanrılar tarafından bağlı tutulmasıdır. Ragnarök’un başlaması ile birlikte bağladığı yerden kurtulup tekrar tanrılarla savaşmaya başlayacaktır. Heimdall ile karşılaşacak ve birbirlerini öldüreceklerdir. Aynı kader Rollo ve Floki arasında da olabilir mi?





İlerleyen zamanlarda Vikings dizisindeki mitoloji bağlantılı olayları anlatacağım bir yazı paylaşacağım. Takipte kalın! :)

2 Ağustos 2016 Salı

İskandinav Mitleri #7: Kurnaz Tanrı Loki

Loki Laufeyjarson veya Loki İskandinav mitolojisinde kötülük tanrısıdır. Kimi tasvirlerde boynuzludur. Bir dev olan Laufey ve Farbauti’nin oğludur. Savaş sonrası henüz bir bebekken ortada kalmıştır. Odin onu orda bırakmaması gerektiğini düşünüp onu yanına alıp Asgard’da Thor ile birlikte kardeş olarak büyütmüştür. Kendisine büyük bir sadakat ile bağlı olan Sigyn ile evliliğinden Nari adında bir evladı varken, dişi dev Angrboda (uğursuz bir addır ve “Kader Habercisi” anlamına gelir) ile yaşadığı bir kaçamağın meyveleri olan ve kötü niyetli, uğursuz oldukları bilinen üç çocuğu daha vardır:

 Kurt Fenrir, Dünya Yılanı Jörmungandr  ve yer altı diyarının yönetici olan doğaüstü yaratık Hel.

Loki, atılgan, hazırcevap, kurnaz ve Thor’u bir yandan kollayan, diğer bir yandan onunla dalga geçen bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Üvey kardeşinin popülerliği ve üstünlüğünü düşünürsek ikili oynaması doğal geliyor. Verdiği kararların çoğu akıllıca olmayan, hilebaz birisi olarak betimlenir. Loki, aynı zamanda dünyanın sonunu getirecek olan savaşta, tanrılara karşı çarpışacak ordunun komutanlarından birisi olacaktır. Ayrıca Heimdall’ın da baş düşmanıdır.



Loki yakışıklıdır, göze hoş görünür fakat yaradılış itibarıyla günahkar ve kötü huyludur. Diğer tanrıların hepsini suya götürüp susuz getirebilecek kadar kurnazdır. Her konuda fesat düşünür. Aesir’in başını sıklıkla belaya sokar ve yine kurnaz tasarıları sayesinde onları bu belalardan kurtarır. Loki doğal olarak Hıristiyan mitlerindeki şeytan ile belli bir takım benzerlikler sergilemektedir. Bu yüzden, şeytan hakkındaki Hıristiyan mitleri, daha yakın dönem İskandinav bakış açısı üzerinde etkili olmuş olabilirler. Bu bakımdan Idunn’un devler tarafından kaçırılmasında oyunbozanlık yapıyor olsa da içine düştüğü sıkıntılı durum onu öyle davranmaya zorlamıştır.

  • Idunn’un devler tarafından kaçırılması

Aesir’in üçü  -Odin, Loki ve Hoenir- uzun bir yolculuk yapmaktadırlar. Akşam yemeği için bir öküz yakalayıp öldürürler. Öküzü pişirmeye çalışırlar fakat ne zaman etin hazır olup olmadığına baksalar, bir türlü pişmemiş olduğunu görürler. Neden sonra, altında konakladıkları meşe ağacının dalları üzerine bir kartalın tünemiş olduğunu fark ederler. Kartal yemeğin bir türlü pişmemesinin sebebinin kendisi olduğunu tanrılara söyler; yemekten kendisine düşen payı alamadığı sürece de et asla pişmeyecektir. Tanrılar, kartalın talebini kabul ederler ve yemeği pişirirken kendilerine yardımcı olması için kuşu yanlarına davet ederler. Bu duruma öfkelenen Loki, bir sopayı kaptığı gibi kuşa savurur ve sopa kartalın kanadına saplanır. Kartal can havliyle kaçarken Loki de sopanın ucunu bırakmadığı için kartalla birlikte havalanır. Loki, kartala kendisini yere indirmesi için yalvarırken kartal ona bir şart koşar. Idunn’u tanrılar diyarındaki kalesinden elmalarıyla birlikte ve gönül rızasıyla kendisine getirmesi şartıyla Loki’yi serbest bırakmayı kabul eder. Böylece Loki ve diğerleri güven içinde evlerine geri dönerler.

Loki, anlaşmasına sağdık kalır ve Idunn’u baştan çıkarıp ağaçların arasına götürür. Aslında kılık değiştirmiş Thiazi adında bir dev olduğu ortaya çıkan kartal, hemen Idunn’un üzerine çullanır ve onu kaçırıp Thrymheim’daki evine götürür. Tanrılar, gençlik elmalarını kaybettikleri için yaşlanmaya ve güçsüzleşmeye başlarlar. Tanrıların kafası Idunn’un başına ne geldiği konusunda karışıktır fakat içlerinden biri Idunn’u en son Loki ile birlikte gördüğünü anlatınca ne olduğunu hemen anlamışlardır. Hemen Loki’yi yakalarlar ve Idunn’u geri getirmediği takdirde ölümle tehdit ederler. Loki derhal bir şahine dönüşür ve Thrymheim’a uçar. Şansına dev o gün balık avına çıkmıştır ve Idunn evde yalnız başınadır. Loki, Idunn’u bir fındığa dönüştürür ve pençeleri arasına alıp oradan uzaklaştırır. Eve geri döndüğünde Idunn’un gitmiş olduğunu gören Thiazi, kartala dönüşüp ikilinin peşine düşer. O kadar sert ve hızlı kanat çırpar ki, kanat çırpışları fırtınalara sebep olur. Aesir kartalı görünce saraylarının avlusuna derhal odun yığın kartalın yaklaşmasını bekler. Loki uçarak güvenle saraya girdiği anda, odunları ateşe verirler. Kartal öylesine hızlı uçmaktadır ki, durmayı başaramaz. Alevlerin arasına dalar ve kanatları yanar. Böylece Aesir, Thaizi’yi öldürür ve Idunn kurtulmuş olur.

Loki ile anlatılan öykülere bakıldığında onun herhangi bir Tanrısal özelliği yoktur. Sahip olduğu tek doğa üstü nitelik, diğer yaratıkların kılığına girmesi ve dönüştürmesidir. Yani şekil değiştiriciliğidir; ama İskandinav mitlerinde bunu ölümlü insanlar bile yapabilmektedir.

  • Lanetli Hazine

Bu öykü aslında Hreidmar adındaki zengin bir çiftçiden söz ederek açılır. Hreidmar, büyücülük konusunda oldukça hünerli birisidir ve üç oğlu vardır. Oğullarının üçünün de kendilerine özgü yetenekleri vardır. Bunlardan Fafnir ve Otr, şekil değiştirebilme yeteneğine sahiplerdir. Regin ise bir cücedir ve bütün cüceler gibi o da hünerli bir zanaatçı, özellikle de çok iyi bir demirci ustasıdır. Bazı kaynaklarda (Codex Regius) ondan “zeki, yırtıcı ve büyücülük konusunda fevkalade hünerli” diye söz etmektedir. Otr, azgın bir nehirde avladığı balıkları yiyerek hayatını sürdüren bir susamuruna (ki adının anlamı da budur) dönüşmek gibi tuhaf bir alışkanlığa sahiptir. Bu, onun felaketi olacaktır.

Günün birinde, Odin, Hoenir ve Loki uzun bir yolculuğa çıkarlar. Adet olduğu üzere Loki, onların başını yine belaya sokar. Ama bu kez fesatlığından değil, düşüncesizliğinden ötürü yapar bunu. Bir şelaleye gelir ve nehrin kıyısında alabalık yiyen bir su samuru görürler. Loki su samuruna bir taş atıp onu öldürür. Böylece, bir taşla hem samur postu hem de alabalık kazanmış olur. Tanrılar, Hreidmar’ın evine varıp orada bir gece konaklamak için rica edene dek bunun ne kadar şanslı bir vuruş olduğunu düşünürler. Su samurunun postunu Hreidmar’a gösterip bir de bu yaptıklarıyla övünmeye kalkarlar. Çiftçi ve oğulları, talihsiz su samurunun öz kardeşleri olduğunu anlayıp ondan geriye kalanı tanrıların elinden alırlar ve tanrılardan derhal tazminat talep ederler. Aesir, postunu içini altınla doldurup üzerine de postu tamamen örtecek şekilde altın yığmaya kadar verirler. Gerekenleri temin etmesi için Loki’yi gönderirler.

Neyse ki Loki, Andvari adında bir cüce tanımaktadır. Cüceler usta zanaatkarlar olduklarından, etraflarında çokça altın vardır. Yine, bu cüce de biraz tuhaf bir simadır. Bir turna balığı kılığına girip yakınlardaki bir şelalede diğer balıkları avlayarak yaşamaktadır. Bu yüzden, Loki deniz tanrıçası Ran’dan bir balık ağı ödünç alır ve bu ağı kullanarak turnayı yakalar. Loki şöyle sorar:

Ne biçim bir balıktır ki bu; akıntıda yüzdüğü halde,
Kendisini yine de koruyamamaktadır felaketten?
Hayatını ölüler ülkesinden kurtarmak için fidye ver
Ve bana çil çil altın bul.
Andvari’dir benim adım; Oin’fit babamın ki de,
Pek çok akıntıda yüzdüm.
Kadım zamanlarda kasvetli bir yazgı,
Buyurdu ki suda yüzmeliyim.

Loki, bunun üzerine fidye olarak Andvari’nin bütün altınlarını talep eder. Cüce, fidyeyi öder ama tek bir yüzüğü kendine saklamaya çalışır. Bu yüzüğün kaybettiği serveti telafi etmesine yardımcı olacak özellikleri vardır. Ama Loki, yüzüğü de Andvari’den zorla alır. Cüce, kayaların içindeki güvenli evine dönmeden önce, bu hazineyi elinde tutacak olanları lanetler:

Gust’un bir zamanlar sahip olduğu o altınlar
Sonu olacak iki kardeşin,
Çöküşü olacak sekiz prensin.
Servetim sevindirmeyecek hiçbir adamı.

Loki, fidye niyetine topladığı ganimeti getirir. Yüzükte gözü kalan Odin, onu kendisine saklar. Aesir, hazinenin geri kalanının susamuru postunun içindi doldurmak ve üstünü de altınla örtmek için kullanır. Hreidmar, onların yaptıkları işi denetler ve üzeri örtülmemiş tek bir susamuru kılı tespit eder. Odin, gönülsüzce kendisine sakladığı yüzüğü çıkarır ve onunla kılın üstünü örter. Tanrılar Hreidmar’ın salonundan ayrılır ayrılmaz, Loki cücenin okuduğu laneti onlara açıklar:

Senin için şimdi altın, büyük bir fidyedir,
Yaşamına karşılık.
Oğulların için bir gelecek yok senin
Zira bu yaptığın her ikisine ölüm getirecek.

Aynen öyle olur. Fafnir ve Regin, kan parasından kendi paylarını isterler, fakat Hreidmar onlara tek kuruş dahi vermez. Bunun üzerine, Fafnir babasını öldürür, hazineyi alır ve kırlara götürüp oraya gömer. Ve Regin’in onu öldürmeyi başaracağı güne dek, bir ejderha kılığında lanetli hazinesini korur.

Birkaç hikaye ile Loki’nin ne kadar başa bela biri olduğunu anlamışsınızdır umarım. Ama ne olursa olsun işleri düzeltmeyi de başarmış.

İskandinav Mitleri #6: Ragnarök

Odin, Valkyrie'lerinin ve diğer seçkin savaşçılarının da içinde bulunduğu bir ordu kurmuştur. Bu ordu büyük bir felaketi önlemek için toplanmıştır. Bu felaket, kıyamet günü olan Ragnarök'tur.

Bu sözcük "ragna: tanrıların düzenleyici gücü" ve "rok: kader, kıyamet" kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Tam anlamı da "Tanrıların Kaderi"dir. Ancak "rok" sözcüğü alacakaranlık anlamındaki "rokkr" sözcüğü ile karışmış ve bu yüzden anlam "Tanrıların Alacakaranlığı" şeklini almıştır.

Ragnarök, tanrıların kaçınılmaz sonu olarak bilinmektedir hatta bu kıyamet savaşında hangi tanrıların öleceği önceden belirtilmiştir. Fakat tanrılar ne olursa olsun bu savaşa hazırlanmaya devam etmişlerdir. İskandinav tanrılarının yüceliği de bu kaçınılmaz sonu reddetlerinden gelmektedir.



Kıyamet günü İskandinav mitolojisinde şu şekilde anlatılmaktadır:

Dünyanın göreceği son çağ son derece ürkütücü olaylar ile başlayacaktır. İlk olarak "korkuç kış" anlamına gelen Fimbulvetr yaşanacak ve bu kış çok sert ve uzun geçecektir. Tek bir yaz mevsimi bile yaşanmadan ard arda üç kış birden yaşanacaktır. Nefret, kavga, gürültü gibi kötülükler dünyayı saracak, Nors kültürünün en önemli öğesi olan aile yapısı kırılacak, aile içindeki tartışmalar artacaktır. Böylece ahlaksal ilkeler çözülmeye başlayacak ve toplumsal bir yıkım yaşanacaktır.

Savaş baltalarının, kılıçların, kırılmış kalkanların konuşacağı,
Ve fırtınaların kopacağı, kurtların saldıracağı bir çağ başlayacak,
İnsanların çağı sona ermeden hemen önce.

İskadinav yazıtlarında geçen bu dizelerde Yahudi ve Hıristiyan mitlerindeki Şeytan'ın gelişi ile ilgili yazılar ile benzerlik göstermektedir.

Bu dönemde pek çok korkunç alametlerin de ortaya çıkacağı belirtilmektedir. Kurt sürüleri güneş ve ayı yemek için yarışacak; güneş ve ay onlardan kaçmak için gökyüzünün bir ucundan diğer ucuna kadar kaçıp saklanacak yer arayacaklardır:

“Birinci kurt, güneşi yutacak ve insanlar bunun büyük bir felaket olduğunu düşünecekler. İkinci kurt ise ayı yutacak ama bu ilki kadar büyük bir infial yaratmayacak. Yıldızlar gökten düşecek, yer yüzü sarsılacak, dağlar sağa sola savrulacak, bütün bağlar kopacak, zincirler kırılacak ve böylece kurt Fenrir serbest kalacak.“



Evrenin sonunu getirecek üç etken vardır. İlki Loki'nin çocuklarından biri olan Dünya Yılanı Jörmungandr'dır. Savaşçı olarak bilinen bu yılan denizin derinliklerinden kıvrılarak gelecek ve yarattığı dalgalar gelgitlere sebep olacaktır. Bu gelgitler Naglfar adındanki gemiyi yüzdürecektir. Naglfar gemisine "tırnak gemi" de denmektedir; bunun sebebi ise ölülerin tırnaklarının kesilerek yapılmış olmasıdır. Geminin içinde dev Hyrm ve Muspell bulunmaktadır. Loki ise geminin kontrolünü  üstlenmiştir. Ateş yaratığı Surt emrindeki ordu ile güneyden saldıracaktır. Bazı yazıtlarda Muspell'in oğullarının da bu ordu içinde savaşacakları belirtilmiştir. Fakat hepsinden de korkunç olan Loki'nin diğer bir çocuğu aç kurt Fenrir'in saldırmak için hazırda bekliyor olmasıdır.  Fenrir'in üst çenesi gökyüzüne, alt çenesi yeryüzüne değecek kadar büyüktür. Eski yazıtlarda Fenrir'in ağzı için "eğer dünyada yeterince yer olsaydı ağzını daha fazla açabilirdi" denmiştir.


Orduların ve yaratıkların yaklaştıklarını gören Heimdall Gjallarhorn'u üfleyerek tanrıları meclise çağırır. Odin diğer tanrılardan öneriler almak ister ama artık bunları düşünmek için çok geçtir. Freyr, Surt ile savaşır fakat silahı çok güçlü olmadığı için ona karşı yenilir ve ölür. Fenrir, devasa ağzını açarak Odin'i yutar. Babasının öldüğünü gören Vidar Fenrir'in kalbini bıçaklayarak onu öldürür ve böylece intikamını almış olur.

Bazı kaynaklarda farklı kapışmalarında olduğuna yer verilmiştir. Tazı Garmr ile tanrı Tyr savaşırlar ve bu savaş sonunda ikisi de ölmektedir. Bilinen en büyük düşmanlık Heimdall ve Loki arasındadır ve onların da birbirlerini katlettikleri belirtilmektedir. Bu olaylar üzerine ateş yaratığı Surt dünyayı alevlerle kaplar ve her şeyi bir anda yok eder.

Aslına bakarsanız Ragnarök "her şeyin sonu" anlamına gelmemektedir. Yok edilen dünya kötülüklerden arındırılarak yerine yepyeni bir dünyanın geleceğine inanılmıştır. Böylece yeni bir başlangıçtan söz edilebilecektir.

Erdemli, güzel bir hayatınız olduysa ferah ve temiz mekanlarda, yiyeceklerin ve içkilerin bol olduğu Brimir adında muhteşem manzarası olan bir yerde ya da altın salon Sindri'de yaşayacaksınızdır. Ancak tam tersi bir hayatınız olmuş ise yani verilen sözlerini tutmamış insanlar, katiller, hırsızlar hayatı kötülükler ile dolu insanlar "Ceset Kumsalları" anlamına gelen  Náströnd 'de yaşayacaklardır. Salonun kapıları kuzeye bakmaktadır ve duvarları iç içe geçmiş yılanlardan inşa edilmiştir. İçerisi yılanların zehirleri ile doludur.


Yeni bir dünyanın yükseldiğini görür kadın kahin,
Yine denizlerden ve bir kez daha yeşilliklerle kaplı olarak;
Kartalların gürüldeyen çağlayanların üzerinde uçtukları
Ve dağlardaki akıntılarda balık yakaladıkları.

Aesir yine buluşur Idavoll’da,
Ve konuşurlar Büyük Dünya Yılanı hakkında,
Ve anımsarlar verdikleri zor kararları,
Ve Büyük Tanrı’nın kendisine dair kadim gizemleri.

Tüm bu kötülüklerden sonra altın çağ yaşanacaktır. Tarlarar ekilmeden ürünler verecek ve hastalıkların, salgınların çaresi bulunacaktır. Hod tarafından öldürülen Baldr geri dönecek ve Ragnarök'ta ölen tanrıların çocukları miraslarını devralacaktır. Dünyayı yakıp kül eden o büyük yangından da iki insan sağ kurtulacak ve onlar da sabahları oluşan çiy damlaları ile hayatta kalacaklardır. İnsanoğlunun yeni anne ve babası olacaklar, her şey yeniden başlamış olacak...


Yazılanlara bakarsanız aslında tüm mitlerde ve dinlerdeki kıyamet anlatılarının birbirine benzer olduğunu fark edebilirsiniz. İyiler cennete kötüler cehenneme gidecektir, illa ki kurtulan bir dişi ve bir erkek olacaktır ve onlar yeni soylar yaratacaktır... 

TYR grubunun Ragnarok adlı şarkısı ise bu yazının hemen hemen özeti şeklinde... İyi dinlemeler.

26 Ocak 2016 Salı

İskandinav Mitleri #4: Onur ve Adaletin Tanrısı TYR



Tyr, yazılış olarak İngilizce bir kelime olan "tear" ile benzerlik göstermektedir. Eski Nors dilinde Týr; Eski İngilizcede Tiw; Eski Almancada Ziu; Eski Cermen dilde Tiwaz (tanrı) şeklinde yazılmıştır. Kendisi Asgard'da yaşayan Aesir tanrılarından biridir. İsmi etimolojik olarak Hint-Avrupa kökenli Dyaus kökündendir ve Zeus ve Dionysos'la aynı kökten gelmektedir. "Tür" ya da "Tiyür" diye okunur. Simgesi yukarı doğru ok şeklindedir.

Tyr'ı nasıl tanıyabilirsiniz? Elbette "tek elli tanrı" ya da "kurdun bakıcısı" diyerek.

Odin'in oğlu, gökyüzü ve savaş tanrısıdır. Tanrıların en cesurudur. Haftanın ikinci günü olan Salı günü ismini Tyr'dan almıştır (Tirsdag). Cesareti ise kurt Fenrir'e göz kulak olmayı kabul etmesinden gelmektedir.



Snorri Sturluson, Nesir Edda adlı kitabında tanrı Tyr ile Hrodrsvitnir takma adıyla anılan kurt Fenrir'in karşı karşıya gelişini anlatmaktadır. Snorri, Tyr'ın "tanrıların en cesuru ve gözü pek savaşçıların koruyucusu" olduğunu söyler. Kurt Fenrir, dişi bir devin Loki'den olma canavar çocuklarından biridir. Tanrılar, kurdun, kardeşleriyle birlik olup günün birinde dünyanın sonunu getireceğine dair bir kehanet işitirler. Bu tehlikeyi önlemek için derhal harekete geçip kurdu henüz yavruyken yakalarlar. Ama kurdun bakımıyla ilgilenme cesaretini, tanrılardan sadece Tyr gösterir. Kurt henüz yavruyken her şey yolundadır ama tüm yavrular gibi o da bir gün büyüyecektir. Tanrılar kurdun büyümeye başladığını fark ettikleri zaman onu zincire vurmaya karar verirler. Önce kurdu kandırmaya çalışırlar... Zincire vurulmayı bir güç gösterisi gibi gösterip zincir ne kadar sıkı bağlanırsa onu kırabilmenin getireceği şan ve şöhretin de o denli büyük olacağını söyleyerek kurdu zincirlemeye ikna etmeyi başarırlar. Ama işler hiç de tanrıların düşündüğü şekilde gelişmez ve ne kadar sıkı bağlarlarsa bağlasınlar, kurt her seferinde zincirleri kırmayı başarır.

Tanrılar, hünerli zanaatçılar olarak bilinen cücelerden yardım istemek zorunda kalırlar. Cücelerden, sinsice dolaşan bir kedinin ayak sesi, bir kadının sakalı, bir dağın kökü, bir ayının çevikliği, bir balığın nefesi ve bir kuşun tükürüğünden oluşan -fiziksel olarak hiç bulunmayan ya da bulunması nadir olan- altı öğeyi kullanarak bir zincir yapmalarını isterler -ki böyle bir zincirin de mit olarak geçmesi çok normal-. Cüceler bu zinciri yapmayı kabul ederler. Tahmin edilebileceği üzere, bu öğeleri kullanarak son derece ince ama bir o kadar da sağlam bir zincir yapmayı başarırlar. Hazırlanan zinciri teslim alan Tanrılar hiç zaman kaybetmeden kurdun yanına giderler. Bir yandan bu yeni zinciri takmak için kurdu kandırmaya çalışırlarken diğer yandan da demir bir zinciri kolaylıkla kırabilen bir hayvanın, bunu da kolayca kırıp kıramayacağı hakkında kendi aralarında tartışmaya başlarlar. Kurt, böylesine ince bir zinciri kırmanın kendisine hiçbir şan şöhret getirmeyeceğini ve bu işin altında bir şeylerin döndüğünü fark eder ve zincire bağlanmayı reddeder. Fakat sonradan cesaretinden şüphe edileceğinden korkan kurt, zincir takılacağı sırada tanrılardan birinin iyi niyet göstergesi olarak bir elini onun ağzına sokması koşuluyla zincire vurulmaya razı olur. Tanrılar bu öneri karşısında şaşkınlık içinde birbirlerine bakarlar. Önce hiçbiri bu tehlikeli görevi üstlenmek istemez; ama en sonunda, tanrı Tyr elini kurdun ağzına sokmaya razı olur. Böylece tanrılar hileli zincirle kurdu zincire vurmayı başarırlar. Hileli zincirden kurtulmayı başaramayan kurt, can havliyle Tyr'ın elini ısırıp koparır. Bütün tanrılar bu olayın üzerine kahkahaya boğuldular, Tyr hariç.

Tanrılar, zincire vurdukları Fenrir'i götürüp bir kayaya bağlarlar. Bir daha kimseyi ısırmasın diye kurdun dişlerinin arasına bir kılıç yerleştirirler. Kayaya bağlanan kurt, par liggr hann til ragnarøkrs yani "dünyanın sonuna dek orada kalacak"tır.


İşin içinde Loki olmasa bile onun kanından biri olduğunda bile güzel bir sonuç oluşmuyor sanırım. İlerleyen zamanlarda Loki'nin hilelerinden, yalanlarından bahsettiğim bir yazı daha gelecek. TYR konseri öncesi böyle bir yazı paylaşmak istedim kimdir bu Tyr diye merak edenlere. Heh bir de "Nasıl telaffuz ediliyor la bu grubun ismi?" diyenler için yukarıda bunu da belirtmek istedim.



Zaman ayırdığınız için teşekkürler! ^^