iskandinav etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iskandinav etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2019 Cumartesi

İskandinav Runik Alfabesi #16: Algiz (Geyik Ayağı Otu)

Geyik ayağı otu bataklıkta büyür
suda cilalanarak, vahşice yaralayarak;
kanlarını yakar, üzerine elini değdirecek olanın.



Algiz kelime anlamı olarak “geyik ayağı otu” olarak bilinen koruyucu işaret olarak yorumlanır. Bu rün harfi karşınıza çıktığında olası herhangi bir tehlikeden korunacağınızı söyler.


Hayatımızda pek çok engelle karşılaşırız ve bu engeller bize gerçek tehlikeleri gösterir. Fakat Algiz sizin görünmeyen güçler tarafından korunduğunuzu belirtir. Kötü huylu düşmanlar, doğal afetler, hastalık, şiddet ve diğer olumsuz tüm etkenlerin bu rünü taşıdığınız müddetçe size zarar vermeyeceğine inanılır.

Algiz, hem “geyik” ile hem de “ayak otu” denen sihirli bir bitki ile ilişkilidir:

  • Geyik anlamı

Bir geyiğin boynuzları ile Algiz rününün arasındaki benzerlik aynı zamanda ikisi arasındaki anlam bağını güçlendirir. Geyik ya da erkek geyik, eski İskandinav ve Germen toplulukları için iri bir hayvandı. Geyik aynı zamanda şamanların ve sihirbazların totem hayvanı olarak görülürdü. Hatta Odin’in ünvanlarından biri geyik anlamına gelen “Elgr”dir. Germen mitlerindeki eş değeri ise “Woden”dir ve Vahşi Avın Boynuzlu Lideri olarak anlamlandırılır.



  • Ayak otu anlamı

Eski zamanlarda bitkiler sihir yapma amacı ile kullanılıyordu. Eğer bir bitki fiziksel etki üretiyorsa, sihirli bir seviyede işlevsel olduğu kabul edilirdi. Bu düşünce bitkilerin güçlü varlıklar oldukları fikrini doğurmuştur. Havamal’da (Yüce Kişinin Sözleri) Odin, rünlerin etkisiyle öğrenmiş olduğu bir bitki sihrinden şöyle bahseder:

Eğer biri bana zarar verecek olursa
Bir ağaç köküne rün harfleri yazarak
Bunu dileyen adama keder vereceğim,
Felaket ile karşılaşacak, ben ile değil.



24 Nisan 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #11: Naudiz (İhtiyaç)

İhtiyaç kalbi sıkıştırır; 
fakat getirebilir yardımı ve şifayı 
eğer sesine zamanında kulak verilirse.


Naudiz, kelime anlamı olarak ihtiyaç/gereksinim olarak açıklanan rün harfidir. Baskıcı iki rün Hagalaz (dolu) ile İsa (buz) arasında olan Naudiz iki hoş olmayan “acı çekmek” ve “hareket acizliği” durumlarını eleştirir.

Naudiz bir nesne, hayvan ya da kişi yerine daha çok soyut kavramları kapsar. İskandinav ve Anglosakson inançlarında “ihtiyaç” sert ve zor bir tecrübe olarak belirtilir. Saksonlara ait edebi bir metinde “Ned bith wyrda heardost” yani “ihtiyaç içinde olmak bir insanın hayatta elde edebileceği en kötü kaderdir” yazmaktadır.

Naudiz bu gibi anlamları sebebiyle “baskıcı ve sıkıştırılmış rün” olarak anılmaktadır.

1 Nisan 2019 Pazartesi

İskandinav Runik Alfabesi #9: Wunjo (Sevinç)


Sevinç, hiç üzüntü bilmeyenlere gelir
kazanç ve bollukla kutsanmış olanlara
güçlü bir topluluğun üyelerine.


Wunjo rün harfi neşe ve hazzın saf halini temsil eder. Kelime anlamı “sevinç” olarak geçmektedir. Wunjo hem sade, davetsiz gelen mutluluk anı hem de yerine getirmeye çabaladığınız bir şeyin sonucuna ulaştığınızdaki doygunluk hissini yaşatır.


İskandinav toplumlarında özellikle “neşe” kavramı toplulukla anlam kazanır. Bir atasözünde denildiği gibi “paylaşılan haz; çifte katlanmış hazdır.” (Kadim Vikin İrfanı, P.R. Mountfort)

Wunjo, hayatınızdaki mutluluğun simgesidir. Bu rün sayesinde hayatınıza neşe getiren şeylerle olan ilişkiniz derinleşip daha da gelişerek olgunlaşır. Bu süreç kutsallığın ve bereketin hayatınıza geleceğinin işaretidir.



Wunjo aynı zamanda diğer rünlerle birlikte kullanılan bir “dilek rünü”dür. Genel anlamda mutluluğu çağırmak için kullanılır. Olmasını istediğiniz dilekleriniz için onunla (dileğinizle) ilgili bir nesnenin üzerine bu rünü kazıyabilirsiniz.

Sevinç rünü karşınıza ters geldiğinde hayatınızdaki neşe akışında bir tıkanıklığa gireceğinize yorumlanabilir. Tutumlarınızı değiştirin, olumlu düşünmenin aslında iyi şansı çağıracağını hatırlayın. Bu durumda en önemli şart karşılaşacağınız olumsuzluklara boyun eğmemektir.



İskandinav kültüründe neşenin toplulukla güçlendiğini belirtmiştik. Bu anlamda wunjo, “klan neşesi” olarak da tanımlanabilir. Yazının girişindeki şiire dikkat ederseniz neşeye yalnızlık içinde, insanlardan uzak kalarak sahip olunamayacağını anlayabilirsiniz. Mutluluğa “güçlü bir topluluk içinde” başkalarıyla beraber yaşayarak ulaşabilirsiniz.


Yazımızı hemen hemen her rüne harfine bir şarkı bestelemiş olan Wardruna grubu ile sonlandırıyoruz. Gelecek yazıda yeni bir rün harfi ve anlamıyla buluşmak üzere! 





23 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #3: Uruz (Dayanıklılık)


Yaban öküzünün büyük yüksek boynuzları
onlarla boynuzlar, acımasız savaşçı
yere vurur ayağını cesurca kırlarda.


Kehanet sırasında attığınız çubuklar içerisinde Uruz (  )sembolü karşınıza düz olarak çıkıyorsa bir meydan okuma ile karşılaşacağınız anlamına gelmektedir. Bu sembol sizi güçlü bir mücadele içerisine gireceğiniz konusunda uyarır. Aşılması zor bir meydan okuma ile karşılaşabilirsiniz fakat bu meydan okuma hayata karşı ne kadar sağlam durduğunuzu ölçmenize yardımcı olacaktır. Yani sizin için her ne kadar acı verici olsa da kişisel gelişiminiz için gerekli olacak bir meydan okuma ile karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden karşınıza çıkacak olan zorluklara karşı güçlü bir tavır sergilemelisiniz.


Çubukları attığınız anda Uruz sembolünü ters bir şekilde görürseniz karşınıza çıkacak güçlükleri kabullenmekte zorluk yaşayacağınız anlamına gelir. Sizi hayat mücadelenizde acı bir yenilginin beklediğini söyleyebiliriz. Uruz sembolü aslında tam da hayatımızın içinde olan bir tılsımdır. Tüm yaşantımız boyunca başımıza gelecek olan şeyler bazen bizi çok zorlayacak bazen ise üstesinden geleceğiz.


Şimdiye kadar Uruz’un sadece “meydan okuma” anlamına değindim. Sembolün bir de “yaban öküzü” anlamı vardır. Bu anlam ise İskandinav yaradılış mitlerine dayanmaktadır. Uruz’un bu anlamı biraz da bir önceki yazım olan Fehu (sığır) arasındaki zıtlıkta gizli.

Sığır ve yaban öküzünün karşıtlığı birinin evcilleştirilmiş diğerinin ise evcilleştirilememiş olmasından kaynaklanır. Bu buz ile ateş arasındaki ilişkiye benzer. Fehu, yaradılış hikayelerinde geçen buzu yalayarak eriten ve böylece bir dev olan Buri'nin doğmasına sebep olan Audumla ile ilişkilendirilebilir. Dolayısıyla Fehu sıcak, doğurgan ve besleyici iken Uruz doğaya meydan okuyan bir güçtür.


Her ne kadar Uruz size tehlikeli bir sembolmüş gibi gözükse de yaban öküzü anlamı ile ilgili olan kehaneti onun önemli bir anlamına değinir. Eski İskandinav kültüründe yaban öküzü genç erkeklerin, kendi erkekliklerini kanıtlayabilmeleri için savaştıkları bir düşmandı. Öküzü deviren bir erkek gerçek bir erkek olarak kabul edilirdi. Bu gelenek ile Uruz’un yiğitlik anlamına geldiğini de söyleyebiliriz.



Biz asla düşmanlarımızın silahından kaçmayacağız; aksine onların silahlarına katlanacağız.
 – Hjalmar, Hervarar saga ok Heidreks.

9 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #2: Fehu (Bereket)


Zenginlik rahatlık sağlar,
ancak fallara umut bağlayanlar ile onu paylaşmak zorundasın
tanrıların önünde yargılanmadan önce



Fehu ( ᚠ ), bereket ve bolluk anlamına gelen runik harftir. Zenginlik için akla gelen ilk rune harfi olarak fehu; servet, mal, mülk sahibi olma ve şansı işaret eder. Aynı zamanda bereket tanrıçası Freya ile ilişkili rune harfidir. Kehanette bulunduğunuz çubukları attığınız zaman fehu harfini görürseniz bu beklenmedik bir paraya veya maddi şansı işaret eder.


İlk zamanlarda fehu’nun orijinal anlamı sığır olarak geçiyordu. Sığır, hem etinden hem derisinden hem de sütünden faydalanılarak birçok gıda ve yaşam ihtiyacını karşıladığından dolayı göçebe yaşam süren İskandinavlar için bir zenginlik kaynağıdır.

Fehu harfi aynı zamanda altını ve madeni parayı da çağrıştırmaktadır. Bu harfin kehanet sırasında karşınıza çıkması zaman içerisinde para sahibi olabileceğinizi gösterir. Ancak inanışlara göre para biriktirmenin uğursuz olabileceği de belirtilmektedir. Odin’in Havamal’daki bir sözünde şöyle söylemektedir: “Para, insandan maymunlar yaratır!” (P.R.Mountfort – Kadim Viking İrfanı) Para şehveti insanları birbirine düşürebilir, sosyal yapıyı bozabilir ve kişisel çıkarları ortaya çıkarabilir. Yanlış yollarla biriktirilen para üzerine lanet çekebilir. Bu anlamda fehu her ne kadar kazancı işaret etse de bireyin kendi sahip oldukları tarafından başına bela gelebileceğini de işaret eder.



Çubukları dağıtırken fehu işareti karşımıza ters bir şekilde çıkarsa hayatınızdaki bereket akışında bir tıkanıklığa, yoksulluğa ve mahrum kalışa işaret eder. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi runik harf ters olarak karşımıza gelirse orijinal anlamının tersini düşünmemiz gerekir.

Wardruna grubunun bu rune harfi ile aynı isimli bir şarkısını aşağıya bırakıyorum. Grubun şarkıları artık sizin için daha anlamlı olacak, çünkü neredeyse her rune harfine gönderme yaptıkları bir şarkıları mevcut. 

Başka bir ayrıntı vermem gerekirse Vikings dizisinin 1. Sezon 4. Bölümünde Ragnar ve tayfası ilk büyük vurgunlarını İngiltere’ye yelken açtıklarında Kral Aelle’ye ait bir kentte yapmışlardı. Bu vurgun esnasında arkada Wardruna’nın Fehu şarkısı çalıyordu. Bu vurgun ile büyük bir kazanç elde etmişlerdi.



2 Ocak 2019 Çarşamba

İskandinav Runik Alfabesi #1: Futhark Alfabesi

Eski Futhark Runik alfabe, geleneksel Kuzey Avrupa kültürlerine özgüdür ve orjinalinde 24 harf barındırmaktadır. Bu 24 harf İskandinav dünyası mitolojisinin kapılarını açan birer anahtar değerindedir. Her bir rune antik İskandinav mitinde yer alan efsanelere, masallara ve olaylara çağrışım yapar. İşte bu efsanelerin sembolleşmiş hali günümüze dek ulaşabilen runelerdir.

İskandinavya’da tüm tanrıların en yükseği olarak kabul gören Odin, Futhark runik alfabenin kaşifi ve efendisidir. Neden mi? Çünkü anlatılan mitlere göre runeler, Dünya Ağacı yani Ygddrasil’in soyundan gelir ve Odin bu alfabeyi Mimir’in kuyusundan çekebilmek için pek çok acıya katlanarak fedakarlıkta bulunmuştur. Daha önce Tanrıların Tanrısı : Odin yazımda da bahsettiğim gibi kendisi, kuyudan bir yudum su içip bilgelik kazanabilmek için Mimir’e bir gözünü feda etmişti. Runik alfabeye ise yine aynı kuyuya baş aşağı asılı 9 günün ardından ulaşabilmiştir. İşte bu yüzden runelar Odin’in zor kazanılmış bilgeliğinin sembolleridir ve runik alfabeyi yorumlayıp kehanette bulunmak isteyeceğimiz zaman Odin bizden de fedakarlıkta bulunmamızı isteyecektir. Tabii bu bir ağaca kendimi asmak değildir.

Runelerin anlamları: 


Runelar anlam olarak eylemlerimizin rehberi olan, felaketlerden bizi kurtaran, bizi güçlendiren, bizleri mal mülk sahibi yapan ve bize iç huzur veren sihirli aletler olarak tanımlanabilir. Eddalar, rune harflerini Vikinglerde sihirli bir alfabe, temsil ettiklerini kutsamak veya lanetlemek gibi kudretleri çağıracak güce sahip kabartmalar olarak belirtir.

Runik harflerin en eskisi Futhark alfabesidir. Bu isim alfabenin ilk altı harfinin seslerinden oluşmaktadır.

Fehu – Urox – Thurisaz – Ansuz – Raido – Kennaz




Bu işaretlerin çoğu birbirine karşıt anlamlar da taşıyabilir. Yani runik bir kehaneti okuma sırasında rune işareti ters bir şekilde karşımıza çıkarsa bu o harfin karşıt anlamını, karanlık anlamını değerlendirmek durumunda olduğumuzu gösterir. Fakat bu alfabe içerisinde 9 tane ters çevrilemeyen rune harfi vardır. Bunlar yukarıdan aşağıya / aşağıdan yukarıya bakıldıklarında aynı görünürler.

Runik şiiri yorumlamak:


Runik şiirler ilk bakışta anlaşılması zor gibi görünürler fakat yoğunlaştıkça bilgeliğine ulaşabilir. Runik şiirlerin ilk satırı bize rune harfinin ismini tanıtır. Peşinden gelen diğer iki satır ise runik harfin anlamını öğrenebilmemiz için bize geleneksel bazı bilgiler verir. Aşağıda size runik şiirden birkaç kıta örnek vereceğim:
Zenginlik rahatlık sağlar,
ancak fallara umut bağlayanlar ile onu paylaşmak zorundasın
tanrıların önünde yargılanmadan önce.

Bir armağan geri döner verene
büyüklük ve onur ile; yardımcı olur armağan
yüreklendirir hiçbir şeyi olmayanları.

Hasat zamanı mutluluk getirir
toprak tanrıça
bize parlak meyveler bahşettiğinde.

Charles W. Dunn’ın yapmış olduğu araştırmada bu şiirlerle ilgili şöyle bir açıklama yer almaktadır: “Hristiyanlık öncesi İskandinav şairin rolü bir şaman, bir kabile kahininin rolü gibiydi. Şiirin sihirli sürecini denetleyebilişi vasıtası ile şair bilgeliği keşfetsin ve gözler önüne sersin diye beklenirdi.” (Kaynak: P.R.Mountfort - Kadim Viking İrfanı)

Futhark alfabesini ve runeleri anlamlandırdığımız bu yazıdan sonra gelecek haftalarda her bir rune harfini ele alacağımız yazılar gelecek. Olabildiğince anlamaya ve anlamını kavramaya çalışacağız. Takipte kalın!

instagram sayfamı da takip ederek güncel bilgilere ulaşabilirsiniz: instagram/nordiklopedi

1 Aralık 2018 Cumartesi

İskandinav Mitleri #15: Yule (İskandinav Noel'i)


Yule (Jól / yoh-l olarak telaffuz edilir) günü Kuzey Avrupa halkları tarafından kutlanan bir kış festivalidir. Pagan inanca sahip olan Vikingler de tanrılarını onurlandırmak için bu günü belli ritüeller ve şölenlerle kutlar.


İskandinavya yarımadasındaki Yule kutlamaları, Hristiyanlıktan çok daha öncelerine dayanmaktadır. Hatta günümüzdeki çoğu Noel gelenekleri Vikinglerden gelen eski ritüellere dayanmaktadır. Bu ritüellerin bazılarını yazının devamında okuyabilirsiniz. Wikipedia’da Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Yule adı 11. yüzyıldan sonra İngilizcede Noel anlamında da kullanılmaya başlandığından bahsedilmektedir.

Yule kutlamaları Winter Solstice (Kış Gündönümü) ile Jólablót (Noel Kurbanı) günleri arasında yapılmaktadır. Araştırdığım metinlerde farklı tarihler belirtilse de bence, en uzun gece olarak bildiğimiz 21 Aralık günü kutlanmaktaydı. Çünkü güneşin yeniden doğup yükselerek dönmeye başlayacağı zaman İskandinavya’da yaşayan insanlar için kutlama yapılacak bir gün olarak kabul görmüştür. Bu da 21 Aralık gündönümünü akıllara getiriyor. Bazı kaynaklarda ise 12 Aralık veya 12 Ocak tarihlerinde kutlandığına değinilmiştir. Kutlamalar 3 gün önce başlar ve bu süre boyunca devam eder.

Bir bütün olarak Yule kutlamalarında ön plana çıkan en önemli özellik “içmek”tir. İçki kutlamaların en önemli parçasını oluşturmaktadır. İçmenin yanı sıra ziyafetler, şölenler, oyunlar ve şarkılar da kutlamalarda ön plandaydı. En önemlisi ise tanrılara ve diğer doğa güçlerine kurbanlar sunulmasıydı.

Günümüze dek varlığını sürdüren Yule gelenekleri:


Yeni yılda daha verimli hasatlar verebilmek için halk, bereket ve çiftçilik tanrısı Freyr’e büyük besili bir domuz kurban ederlerdi. Daha sonra bu kurbanın eti pişirilip yenerek kutlamalara lezzet verilirdi. Bu gelenek günümüz İskandinavya’sındaki “Noel Jambonu”nun kökenini oluşturmaktadır.


Bir başka gelenek ise çoban ya da porsuk ağacının dalları ile süslenmiş büyük meşe kütüğünden hazırlanan Yulelog’tur. Yulelog, üzerine runelerin oyularak gelecek yıl için isteklerde bulunulan bir dilek ağacı olarak belirtilmektedir. Vikingler giyecek parçaları, tanrıların küçük heykelleri, taşlar ve ağaç dallarına oydukları runeler ile Yulelog’u süslerlerdi. Bu gelenek ise günümüzdeki yılbaşı ağacı ve süslemelerini anımsatmaktadır.


Tanıdık geleneklerden bir diğeri ise Yule Keçisi’dir. Yule Keçisi, en eski İskandinav Noel sembollerinden biridir. Kökeni iki keçi tarafından arabası sürülen şimşek tanrısı Thor’a dayanmaktadır. Eski geleneklere göre çocuklar keçi derisinden elbiseler giyerek kapı kapı gezip şarkılar söyler ve karşılığında yiyeceklerle ödüllendirilirlerdi. Ayrıca Yule Keçisi ile Thor’un halkına hediyeler dağıttığına da inanılırdı. Bu bahsettiğim olay da kafalarda Noel Baba imgesini canlandırıyor. Farklı kaynaklarda Noel Baba’nın kökeninin tanrı Odin’e dayandığından da bahsedilmektedir.






21 Aralık gecesi güneşi selamlayacağımız günlerin gelişini kutlamak için siz de içkilerinizi hazırlayın ve kutlamalara başlayın. Skål!

İskandinav halkın kullanmış olduğu takvim ve ayların önemleri ile ilgili yazımı da okumanızı tavsiye ederim. Şöyle alalım sizi : Eski İskandinav Toplumlarının Kullanmış Olduğu Takvim ve Aylar

18 Kasım 2018 Pazar

İskandinav Mitleri #14: Voluspa (Kahinin Kehaneti)

Voluspa - Völuspá (Kahinin Kehaneti), Poetic Edda’nın ilk ve en bilindik şiiridir. İskandinav mitolojisi hakkında öğreneceklerimiz açısından da en önemli belgelerden biridir.
Voluspa hakkında bilinmesi gerekenler:
65 kısa kıtadan oluşan Voluspa başlangıçtan dünyanın sonuna kadar yaşanacak olaylardan, dünya tanrılarından ve canavarlardan bahsetmektedir. Şiir çoğunlukta pagan inanışlarına dayanılarak yazılmış olsa da araştırmacılara göre yazıldığı dönemde yayılmaya başlayan Hristiyanlık inancından da etkilendiği belirtilmiştir. Bu nedenle, Voluspa şiirinin günümüzdeki hali Hristiyan geleneğin izlerini de yansıtabilmektedir.

Voluspa şiiri, “kadın kâhin” anlamına gelen ve ismi bilinmeyen bir volva’nın kehanetlerinden oluşmaktadır. Bu şiirde Valfather adıyla anılan Odin, kadın kahinden insanoğlunun yaradılışını ve geleceğini kendisine anlatmasını ister ve bu konuda onu zorlar. Kadın evrenin ve ilk insanın nasıl yaratılacağından ve nasıl çoğalacağından bahseder. İnsanlık ve tanrılar kendi altın çağlarını yaşayacaklarını ve her şeyin mükemmel bir düzende ilerleyeceğini anlatır. Fakat anlatılarının ilerleyen bölümlerinde Odin’e, tanrıları ve insanlığı büyük bir kıyametin beklediğini söyler.

Ayrıca Voluspa, dünyanın sonu olacak Ragnarok’un aslında gerçek bir son olmadığını ve evrenin bir döngü içerisinde olduğunu anlatmaktadır. Voluspa şiirinde kadın kahinin gördüğü bu yeniden doğuş anı şöyle betimlemektedir:

Yeni bir dünyanın yükseldiğini görür kadın kahin,
Yine denizlerden ve bir kez daha yeşilliklerle kaplı olarak;
Kartalların gürüldeyen çağlayanların üzerinde uçtukları
Ve dağlardaki akıntılarda balık yakaladıkları.

Tüm olanların bir sonucu olarak, bir altın çağ yaşanacaktır. Tarlalar ekilmeden ürün verecek -ki bu her zaman insanoğlunun hayali olmuştur- ve bütün hastalıkların çaresi bulunacaktır.

Yazımın konusu olan Voluspa şiirinin tamamını İngilizce çevirisi ile bilikte orijinal dilinde okumak isteyenler buraya tıklayabilir.
Wardruna'dan Skald albümü öncesi sürpriz!
Vikings dizisi sayesinde çoğumuzun hayatına giren Wardruna grubunu bilirsiniz. Bilmiyorsanız da hemen size bilmeniz için bir neden söylüyorum: Bu yazıyı yazmamın asıl amacı Wardruna grubunun geçtiğimiz hafta Voluspa şiirinden aldığı çeşitli dizeler ile bestelemiş olduğu parçanın klibinin yayınlanmasıdır. Grubun ana solisti olan Einar Selvik’in solo olarak bestelediği şarkıda sırayla şiirin 1-3-57-45/47-44-59-64-65 numaralı dizeleri seslendirilmiştir. Seçilmiş olan dizeler özet olarak mitlerdeki yaradılış – kıyamet – yeniden doğuştan bahsediyor.
İlk olarak Kahin kadın tüm ulu tanrıların sessiz olmalarını ve anlatacaklarını dinlemesini ister. Valfather Odin’in isteği üzerine ilk insandan bahsetmeye başlar. Ymir’in ortaya çıkışına kadar toprak, deniz, gök kısacası hiçbir şeyin olmadığını ve toprakların kuru ve verimsiz olduğunu söyler. Arada belirtilmeyen dizelerde Ymir’in ölümüyle denizlerin, yeryüzünün ve gökyüzünün oluştuğundan ve Odin, Vili ve Ve kardeşlerin ilk insanlar Ask ve Embla’yı yarattıklarından; böylece insan soyunun nasıl çoğaldığından bahsedilir.

Şiirin 57. kıtasında artık gelecek olan kıyamet gününden bahsetmeye başlanır. Kahin kadın Odin’e güneşin yok olacağını ve yer yüzünün sular altında kalacağını; tüm evreni ateşler saracağını anlatır. Aile bağlarının zayıflayacağından ve kardeşlerin birbiri ile savaşacağından, birbirlerine ihanet edeceklerinden bahseder. Fakat yaşanacak olan bunca kıyametin ilerisini de gördüğünü ve aslında Ragnarok’un tanrıların zaferi olacağın söyler.

Yeni bir dünyanın ikinci kez yükseldiğini gördüğünü ve kartalların yeniden uçtuğunu, şelalelerin yeniden aktığını, insanların geçimlerini sağlayacaklarını söyler. Gimle’de güneşten daha güzel bir oda gördüğünü ve oraya güçlü bir liderin geleceğini, kuralları ile tüm evreni düzene sokacağından bahseder.




29 Kasım 2016 Salı

Eski İskandinav Toplumlarının Kullanmış Olduğu Takvim ve Aylar

Daha önce İskandinav mitolojisindeki tanrıları ve tanrıçaları anlattığım yazımda onların isimleri ile bağlantılı olan “haftanın günleri”ni de belirtmiştim. Haftanın günlerini belirtip bir yıl içerisindeki ayların neler olduğunu belirtmezsem olmaz diye düşündüm. Bu yazımda eski Norsların kullanmış olduğu takvimden ve bu takvimin günümüzde hangi günler/aylar arasına denk geldiğinden bahsedeceğim.

Eski Nors takvimleri iki mevsimden oluşmaktaydı. Bunlardan biri Skammdegi yani kış, diğeri ise Nóttleysa yani yaz mevsimleridir. Her mevsim 6 aydan, her ay ise 30 günden oluşmaktadır. Takvime göre yaz aylarının isimleri “Harpa, Skerpla, Sólmánuðr, Heyannir, Tvímánuðr ve Haustmánuðr” kış aylarının simleri ise Gormánuðr, Ýlir, Mǫrsugr, Þorri, Góa ve Einmánuðr”dur.


Kış ayları:

 Gormánuður  (14 Ekim – 13 Kasım tarihleri arasını kapsar)
Yılın ilk kurbanı 14 Ekim’de kışın gelişini karşılamak ve güzel bir yıl geçirmek adına bereket tanrısı Freyr için adanmaktaydı. Bu günden sonra hasatlar iç mekanlara toplanmaya başlanıyordu.

Vikings dizisinin ilk sezonunda izlemiş olduğumuz Uppsala Tapınağı’nda geçen seçilmiş  insanların ve hayvanların kurban edildiği bölümde de tam olarak bu ayın gelişi anlatılmaktaydı.

Ýlir  (14 Kasım – 13 Aralık tarihleri arasını kapsar)
Bu ayın adı Odin’in isimlerinden biri olan Jólnir ile aynı kökenden gelmektedir ve Noel ile bağlantılı olduğu söylenmektedir. Ayrıca inanışlara göre Ýlir, yılın en karanlık ayı olarak geçmektedir. Çünkü bu ay geldiği zaman Güneş tanrıçası kuzey halkından olabildiğince uzaklaşır ve gözden kaybolurdu. Bu ay boyunca ortalıkta karanlık güçler dolaşırmış ve insanlar evlerinde yani iç mekanlarda aktivitelerini devam ettirirmiş. Yule yani Noel zamanı insanlar komşularıyla (1 Kasım’dan önce) hep beraber bira içip eğlenirlerdi.

Mǫrsugr (14 Aralık – 12 Ocak tarihlerini arasını kapsar)
Geçen birkaç ay boyunca sürekli et yiyen insanlar bu süre zarfında kilo almış olurlar ve zor geçecek bir bahar ayı için hazır hale gelmiş olurlar. Bu ay içerisinde 21 Aralık’a kadar Noel kutlamaları devam eder ve Güneş tanrıçasının yeniden doğacağına inanılırdı. 21 Aralık’ta güneşin tekrar doğmayacağından korkan halk bölgenin en yüksek dağına gökyüzünü gözetlemesi için rahip gönderirdi. Rahip dağdan mutlu bir şekilde döndüğünde güneşin yeniden doğacağına inanılır ve büyük şölenler düzenlenirdi. Ayrıca 25 Aralık tarihi “Annelerin Ayı” olarak kutlanmaktaydı.

Þorri (13 Ocak – 11 Şubat tarihleri arasını kapsar)
Bu ay Eski Norslarda “erkeklerin ayı” olarak bilinmektedir. Húsfreyia yani “ev halkının hanımı” evinin kapısının önüne çıkar ve Þorri’yi (Bare Frost – Şiddetli don olayı) evine davet etmek üzere çağırdıkları ritüele öncülük ederdi. Don evlerin kapısına dayandığı zaman Húsbondr’ı yani “ev halkının lideri”ni dansa davet etmeniz gerekirdi. Bu ay boyunca her erkek kendisine bir gün seçer ve seçtiği gün hava iyi olursa gelecek yıl o güne kadar şanslı bir yıl geçirir. Tam tersi seçtiği gün hava kötü olursa gelecek yıl o güne kadar kötü şans peşini bırakmaz. Erkeklerin seçtikleri günlerde eşleri onlara her zamankinden daha çok ilgi gösterirdi.



Ayrıca Þorri ayı boyunca Frost adlı dev yardım amacıyla oğlu Sné (Snow) ve torunları Þorri (Bare Frost), Fonn (Thick Snow), Drífa (Snowing), Mjoll (Dry New Snow) için tüm doğayı ele geçirirdi.

Góa (12 Şubat – 13 Mart tarihleri arasını kapsar)
Bu ay ilk tohumların toprağa ekildiği aydır. Ayrıca Góa ayı “kadınların ayı” olarak bilinmektedir. Bir önceki ayda yapılan ritüellerin aynısını bu ay kocaları eşlerine yapar ve ev halkının lideri evinin kapısının önüne çıkarak Bakire Gói’yi (Góablót) evlerine davet eder.

Einmánuður (14 Mart – 13 Nisan tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisindeki 21 Mart günü hepimizin de bildiği gibi “Bahar Ekinoksu” olarak bilinmekteydi ve bereketli bir dönem geçirmek için kurbanların verildiği bir gün olarak kutlanmaktaydı. (Gormánuður ayında olduğu gibi bu ay da tanrıçalar için kurbanlar adanmaktaydı.) Bu ayda ayrıca küçük erkek çocukları için de kutlamalar yapılırdı.

Yaz ayları:

Harpa (14 Nisan – 13 Mayıs tarihleri arasını kapsar)
Harpa İskandinav efsanelerinde geçen ve yazın gelişini simgeleyen dişi bir ruhun adıdır. Yazın ilk günü (14 Nisan) olarak kabul edilen günde üç büyük kurban adanırdı. Bu ayda küçük kız çocukları ve baharın gelişi ile ortaya çıkan dişi ruhlar için kutlamalar yapılırdı.

Skerpla (14 Mayıs – 12 Haziran tarihleri arasını kapsar)
Skerpla da Harpa gibi efsanelerde geçen dişi bir ruhun adıdır fakat bu aya neden onun ismi verildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Sólmánaður (13 Haziran – 12 Temmuz tarihleri arasını kapsar)
Yılın en görkemli ayı olarak bilinmektedir. Çünkü Güneş tanrıçası tamamen gecelerin kontrolünü ele geçirir; halk da Güneş’i onurlandırmak için kutlamalar yapar.



Heyannir (13 Temmuz – 14 Ağustos tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisinde samanlar toplanır ve kurutulmaya başlanır. Bazı kaynaklarda bu ayın ismi Ormamánaður (Yılan Ayı) olarak da geçmektedir.

Tvímánaður (15 Ağustos – 14 Eylül tarihleri arasını kapsar)
Bu ay içerisinde tahıllar hasat edilmeye başlanır. Bazı kaynaklarda bu ayın ismi Kornskurðarmánuður (Mısır Kesme Ayı) olarak da geçmektedir.

Haustmánaður (14 Eylül – 13 Ekim tarihleri arasını kapsar)
Bu ay geldiğinde artık insanlar kış için tüm hazırlıklarını tamamlamış olur. Ayrıca hazırlanan biralar da demlenmiş olur.

Ayrıca bu ay içerisinde geçen 21 Eylül günü Sonbahar Ekinoksu olarak bilinmektedir. Alfablót (Elf Fedakârlığı) adı verilen kutlamalar yapılır. Alfablót, Pagan/İskandinav toplumlarının son baharın bitişini kutladığı ve tüm ürünlerin toplanıp hayvanlarının en besili olduğu zamandır.


25 Ocak 2016 Pazartesi

İskandinav Mitleri #3: Valhalla ve Bifrost


İskandinav mitolojisinin pek çok farklı diyara sahip olduğunu ve bu diyarların neler olduğunu önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. Bu yazımda çoğunluğun ilgisini çeken Asgard'a bağlı Bifrost'tan ve savaş alanlarında ölen kahramanların getirildiği Valhalla'dan bahsedeceğim.

Valhalla (Valhöll -  "val-HALL-uh" olarak telaffuz edilir.)

"Katledilmişlerin Salonu" anlamına gelir. Odin tarafından yönetilmektedir. Kim ki savaş alanında can verirse ölenlerin yarısı Valkyrie'ler tarafından Odin'in sarayı Valhalla'ya götürülürdü; diğer yarısı ise tanrıça Freya'nın köşkü Folkvangr'a gönderilirdi. Odin'in kadın savaşçıları onun Valkyrie'leridir ve ölümsüzlük karşılığında, savaşta hangi savaşçıların ölüp hangilerinin sağ kalacaklarına onlar karar verirlerdi. Valhalla'da düzenlenen her ziyafette masanın başına Odin oturur ve savaşçılar ile birlikte şarap içer, onlar ile birlikte yemekler yerdi. Aynı zamanda Odin'in Huginn (düşünce) ve Muninn (hafıza) isimli kuzgunları da bu masada onun omuzlarında otururdu.


Eski Nors şiirlerinde Valhalla kalkanlar ve mızraklar ile çevrili, kurtlar ve kartallar tarafından korunan bir yer olarak tasvir edilmektedir. Valhalla'nın giriş kapısının dışında Glasir adında altından bir ağaç bulunur. Bu ağaç ya da koru "tanrılar ve erkekler arasındaki en güzel" olarak tanımlanır. Çeşitli yaratıklar da Valhalla'nın çevresinde yaşamaktadır. Örneği erkek  Eikþyrnir ve keçi Heiðrún, bunlar Valhalla'nın üzerinde bulunan Læraðr ağacının yapraklarını yiyerek beslenirler.

Pek çok yazar Valhalla'nın Asgard'ın bir bölümü olduğunu söyler fakat Eski Nors araştırmacıları da böyle bir şeyin olmadığını söylerler. Peki Valhalla nerededir? Edebi kaynaklara bakılacak olursa Valhalla yeraltı dünyasının bir parçasıdır hatta Helheim'da olduğu söylenebilir. Helheim ve Valhalla arasındaki en kesin ayrımı Snorri Sturluson "Prose Edda" kitabında belirtmiştir. Snorri 13. yüzyıl Hıristiyan bilginlerinden biridir ve eski Nors bilgilerini derleyen isimler arasında en önemli kişilerden biridir. Onun yazdıklarına göre savaşta cesurca hayatını kaybedenler Valhalla'ya götürülürdü. Hastalık, yaşlılık gibi sebeplerden ölenler ise bir dahaki dirilişlerine kadar kendilerini Helheim'da bulur.



Bifrost: Gökkuşağı Köprüsü (Bifröst - "BEEF-roast" olarak telaffuz edilir.)

Eski Nors mitolojisinde Aesir tanrılarının yaşadığı Asgard diyarını biz insanların yaşadığı Midgard'a bağlayan gökkuşağı köprüsünün adıdır Bifrost. Heimdall tarafından korunmaktadır. Yüzlerce kilometre öteyi gece gündüz demeden bu köprü üzerinden gözetler. Kıyamet günü yani Ragnarök geldiği zaman devler Heimdall'ın gücünü etkisiz hale getirecek ve köprüyü geçerek tanrıları öldüreceklerdir. Aynı zamanda Ragnarök'ta Heimdall Gökkuşağı Köprüsü'nün önünde boynuzunu üfleyerek tanrıları savaşa çağıracaktır.

Etimolojik araştırmalara göre Bifrost kelimesi belirsiz bir kelimedir. Orijinali "Billröst" kelimesine benzetilmektedir, anlamı da "bir anda görünüp kaybolan gökkuşağı"dır. 13. yüzyılda yazılmış olan Poetic Edda'da bu ismiyle yani "billröst" ismi ile geçen köprünün adı Prose Edda'da "bifröst" olarak geçmektedir. Prose Edda'ya göre köprü Heimdall'ın sarayı Himinbjörg'da biter. Bilginler Gökkuşağı Köprüsü'nün bildiğimiz Samanyolu'nu temsil ettiğini düşünmektedirler. Pek çok bilginin dediğine göre Bifrost "parlayan yol", "cennete giden yol" gibi anlamlara da sahiptir. Poetic Edda'da köprünün ismi iki şiirde geçmektedir: Grímnismál ve Fáfnismál. Prose Edda'da da  Gylfaginning ve Skáldskaparmál isimli başlıkların içinde geçmektedir.

Vikingler korkak bir şekilde ölmektense savaşta cesur bir şekilde ölerek Valhalla'ya gitmek istemişlerdir. Onlar için Valhalla'ya gidebilmek adeta bir ödül anlamına gelmektedir. Odin ile karşılıklı içki içerek ziyafetin keyfini çıkaracaklarına inanırlar.

Bifrost'u ise Marvel filmlerinde pek çok defa görme imkanımız oldu. Asgard tanrıları Odin'in izni olduğu müddetçe Heimdall tarafından korunmakta olan köprüyü kullanarak Dünya'ya gidebilmektedirler. 

Her yazıya bir şarkı koyma linkimizde ise bu hafta Judas Priest dinliyoruz! 

18 Ocak 2016 Pazartesi

İskandinav Mitleri #2: Yaratılış, Yaşam Ağacı ve Diyarlar

Ağaç kavramı her kültürde büyük bir anlama sahiptir. Ağaç tüm mitlerde, efsanelerde, yaratılış hikayelerinde yerini almış ve bugüne kadar da dinlerle birlikte anlamını korumayı başarmıştır. Dünya kültürlerinin hikayelerine baktığımız zamanda "ağaç" kavramı "yaşam" ile özdeşleştirilmiş ve anlamlar arasında benzerlikler görülmektedir. Hint geleneklerinde ruhlar yaşam ağacının dallarına konmuş kuşlar olarak sembolize edilmiştir. İbrani geleneklerinde ise yaşam ağacının meyvesi ölümsüzlük sağlamaktadır. İskandinav geleneklerinde ise yaşam ağacı yaratılışın temelini oluşturmaktadır. 


Yggdrasil (Yaşam Ağacı - Kader Ağacı)


Yggdrasil'in sembolize edilişi eski İskandinav kültürlerine dayanmaktadır ve İskandinav kozmosunun temelinde bu ağaç bulunmaktadır.  Yggdrasil "Ygg'in Atı" anlamına gelir ve buradaki -drasil- at anlamındadır;  -ygg- ise Odin'in diğer isimlerinden biridir. Aynı zamanda bilgi arayışında olan Odin dokuz gün dokuz gece bu ağaca asılı kalmıştır.


Diğer adı ile Yaşam Ağacı mitolojide dev bir ağaç olarak sembolize edilmekte ve üzerinde Dokuz Diyar'ı taşımaktadır. Yggdrasil üç devasa köke dayanmaktadır. Bir kökü Asgard'a tanrıların evine uzanmaktadır. İkinci kök buz devlerinin evi olan Jotunheim'a uzanmaktadır. Üçüncü kök ise Niflheim'ın buzdan bölgesine ve kaynayan pınar Hvelgermir'e uzanmaktadır. 


İskandinav yaratılış hikayeleri de tam bu Yaşam Ağacı'nın diyarlarından oluşmaktadır. Yaratılış hikayesinin kökleri, buzla kaplı alanlarla Niflheim'ın donmuş dünyası ile Muspell'in sıcak krallığı arasındaki iki kozmik bölge arasındaki sınır çizgisinde başlar. Bu iki bölgenin etkileşiminden ilk varlık dünyaya gelir; buzdan dev Ymir. 


Muspell'in ısısı Niflheim'ın buzunu çözmeye başladığında, kötü dev Ymir ortaya çıktı. Sonra ilk inek olan Audhumla eriyen buzdan çıktı ve içmesi için Ymir'e süt verdi. Ymir sütü içip Muspell'in sıcak havasıyla iyice terlemeye başladı. Sol kolundaki terinden iki dev daha oluştu, bir tanesi de bacaklarındaki terden oluştu. Audhumla buzu yaladığında, Buri isimli başka bir dev buzun içinden çıktı. Bu buz devler kozmosu yönetti. 

Buri'nin oğlu Bor, Bölthorn isimli devin kızı ile evlendi ve üç çocukları oldu: Odin, Vili, Ve.  Ymir etrafındaki herkese zalimce davranırdı ve Bor'un oğulları ondan nefret ettiği için onunla savaşıp koca dev Ymir'i öldürdüler. Bedenini dünyayı yaratmak için bir materyal olarak kullandılar.  Kafatasından gökyüzünü, beyninden bulutları yaptılar. Kemiklerindne kayaları yarattılar, kanından denizler ve nehirler oluştu. 

İskandinav yaratıcı tanrıları Odin, Vili ve Ve'nin nesnelere nefes verme ve canlı şeylerin şeklini değiştirme gücü vardı. Bu güçle kozmosta yeni ırklar yarattılar. Örneğin; Ymir'in etinden doğan küçük kurtçuklara benzeyen cüceleri zeki insansı yaratıklara dönüştürdüler. Daha da önemli bir çift kütüğe hayat vererek ilk erkek ve kadını yarattılar, Ask ve Embla'yı. 

İlk Erkek ve Kadın

Odin, Vili ve Ve sahilde yürürlerken, kıyıda ıslanmış bir çift kütük buldular. Üçü bu ölü ağaçlara can vermeye ama onları farklı şekilde yaratmaya karar verdiler. Kütükleri insansı şekillerde yeniden biçimlendirdiler ve onlara hayat verdiler. Odin kütüklere nefes ve hayat, Vili zeka ve duygu, Ve de onlara görme ve duyma duyusu verdi. Ask ve Embla yaşayacak yere ihtiyaç duyduklarında yaratıcıları onlara krallıklarını yani Midgard'ı kurdu. Tanrılar Ask ve Embla'ya bitkilere ve yaratıklara bakma sorumluluğu verdiler. Böylelikle kendi diyarlarını besleyebilecekleri yere yerleştiler ve insan ırkı olacak büyük aileler kurmaya başladılar. 



Dokuz Diyar

Niflheim: Sisler Diyarı
Diyarlar arasında en karanlık ve soğuk bölgedir. Ayrıca Dokuz Diyar'ın ilkidir ve Ginnungagap'ın kuzey bölgesine yerleştirilmiştir. Nilfheim diyarında sürekli kaynayan ve köpüren üç kuyu vardır ve bu kuyular Nidhug isminde büyük bir ejderha tarafından korunmaktadır.

Muspelheim: Ateşler Diyarı
 Muspelheim (eski Nors adıyla Múspellsheimr) evrenin en güneyindeki bölgedir. Muspelheim yeryüzü lavlar ile kaplı her bölgesinden alevler, kıvılcımlar çıkan sisli bir diyardır.  Muspelheim'da ateş devleri, şeytanlar ve bu diyardaki tüm yaratıkların hükümdarı olan Surtr yaşar. Nors inanışlarına göre Ragnarök yani kıyamet gününde Surtr'ın orduları tanrılara saldıracak ve onları yok etmeye çalışacaktır ve alevden kılıcı ile Freyr'i öldürecektir. 

Asgard: Aesir Tanrıların Diyarı
Hayat ağacının en üst bölgesinde yer almaktadır ve burada İskandinav mitolojisinin tanrı ve tanrıçaları yaşamaktadır. Asgard'daki erkek tanrılara Aesir, kadın tanrılara Asynjur denmektedir. Odin, Asgard'ın kralı ve Aesir tanrılarının en üst rütbelisidir. Odin, Frigg ile evlenmiştir ve böylece Frigg Asgard'ın kraliçesi olmuştur. Asgard kapılarının ardında Valhalla bulunur ve savaşta ölen tanrılar ve savaşçılar Valhalla'ya gelirler. 

Midgard: İnsanların Diyarı
Midgard (eski Nors adı ile Miðgarðr) yani "Orta Dünya" Yaşam Ağacı'nın orta bölgesinde Asgard'ın aşağısında yer almaktadır. Midgard ve Asgard "Bifrost" adındaki Gökkuşağı Köprüsü ile birbirine bağlanmıştır. Migard'ın çevresi büyük ve geçilmesi imkansız bir okyanus ile çevrilidir. 

Jotunheim: Buzdevlerinin Diyarı
Jotunheim (eski Nors adı ile Jǫtunheimr) buzdevlerinin yaşadığı diyardır. Buzdevleri Aesir tanrılarının en büyük düşmanlarıdır. Bu diyar çoğunlukla buzlarla kaplı, kayalıklarla dolu ve vahşi bir görünüme sahiptir. Jotunheim, buzdan bir dev olan Ymir tarafından yaratılmıştır. Fakat Odin kardeşleri Vili ve Ve ile Ymir'i öldürmüşlerdir. 

Vanaheim: Vanir Tanrılarının Diyarı 
Vanaheim (eski Nors adı ile Vanaheimr) Vanir tanrı ve tanrıçalarının diyarıdır. Vanir tanrıları İskandinav tanrılarının en eski kollarından biridir. Vanir tanrı ve tanrıçaları büyü ve büyücülüğün ustalarıdır. Aslında kimse Vanaheim'ın nasıl bir diyar olduğunu ve tam olarak nerede konumlandığını bilmemektedir.  Ne zaman ki Aesir ve Vanir tanrılarının savaşı biterse işte o zaman Asgard'a üç Vanir tanrısının geleceğine inanılmıştır; Njord ile  çocukları Freya ve Freyr. 

Alfheim: Elflerin Diyarı
Alfheim (eski Nors adıyla Ālfheimr) Asgard'ın sağında bulunmaktadır ve adete bir cennete benzemektedir. Buradaki elfler evrenin en güzel yaratıkları olarak nitelendirilmiştir. Elfler "Koruyucu Melek" olarak anılmıştır. Tanrı Freyr, Alfheim'ın hükümdarıdır. Elfler doğanın ve doğurganlığın ikincil tanrı ve tanrıçalarıdır. İnsanlara bilgelikleri ve büyülü güçleri ile yardım etmişlerdir. Ayrıca müzik ve sanatın da ilham kaynağı olarak bilinmektedirler.

Svartalfheim: Karanlık Elflerin Diyarı
Svartalfheim (eski Nors adıyla Svartálfr) karanlık elflerin diyarıdır. Karanlık elfler güneşten nefret ederler çünkü güneş ile temas ettikleri anda taşa dönüşürler; bu yüzden yeraltında yaşamaktadırlar. Karanlık elfler korkunçturlar ve insanlarla acı çektirirler. Pek çok inanışa göre karanlık elfler kabusların asıl sebepleridir. Geceleri uyuyan insanların yanlarına oturarak kulaklarına kötü rüyalar fısıldarlar ve böylece onları avlamış olurlar. 

Nidavellir: Cücelerin Diyarı
Nidavellir (eski Nors adıyla Niðavellir) karanlık alan anlamına gelir ve  cücelerin diyarıdır; onlar kayalıkların altında mağaralarda yaşamlarını sürdürmektedirler. Hreidmar bu diyarın kralıdır. Cüceler ustalık becerileri ile meşhurdurlar. Tüm tanrıların kutsal eşyalarını onlar yapmışlardır. Thor'un çekici, büyülü yüzük, Odin'in mızrağı bunlardan en bilinenleridir. 




Tüm diyarları üzerinde barındıran Yggdrasil yani Yaşam Ağacı mitler içinde önemini korumuştur. Öyle ki Odin bilgi için ağacı feda etmemiş; ağaç için kendini feda etmiştir. Hatta tanrılar ve toplumun diğer yöneticileri Odin ile birlikte fikir alışverişi yapmak ve önemli konuları görüşmek için Yggdrasil'in çevresinde toplanarak tanrılar meclisini oluşturmuşlardır. 

Anlatılabilecek en güzel özetli şekilde bu konuları da paylaştım sizlerle, zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Takipte kalın ^^

Týr hazır İstanbul'a gelecek bu da bir ısınma şarkısı olsun!


11 Ocak 2016 Pazartesi

İskandinav Mitleri #1: Tanrılar ve Tanrıçalar

Mit, genellikle doğaüstü kişileri, eylemleri ya da olayları anlatan ve doğal ya da tarihsel olgular hakkındaki yaygın bazı kanıları somutlaştıran, tamamen kurmaca bir öykü diye tanımlanır. İskandinav mitleri doğaüstü varlıklar ve olaylarla ilgilidir ve bu yüzden, Orta Çağ yazarlarının bize aktardıkları pagan/İskandinav düşünce tarzını anlamamıza yardımcı olabilirler. 

İskandinav sözcüğünü duyan pek çok toplumun -özellikle İngilizlerin- aklına hemen MS 800 ile 1100 yılları arasındaki üç yüz yıllık süre zarfında dört bir yanı fethetmiş, sömürgeleştirmiş, yağmalamış, ticaretle uğraşmış ve hatta kimileyin İskandinavya'nın doğusunda ve batısında yerleşim yerleri kurmuş olan gözü pek ve acımasız Viking halkı gelir. Bu insanların pagan bir dinleri ve epey karışık mitolojileri olduğunu söyleyebiliriz. Bu karmaşık mitoloji hakkındaki Türkçe bilgi azlığı beni rahatsız ediyor ve bu yüzden bulabildiğim kadar en dip köşe bilgileri sizler ile paylaşmak istiyorum. Yunan mitolojisi iyi güzel ama çok seks! Bize biraz daha vurdulu kırdılı bir halkın sert tanrıları lazım. İlk paylaşımım da bu tanrılar ve tanrıçaların kim olduğu üzerine olacak. Şimdiden iyi okumalar! 


Aesir ve Asynjur

Aesir tanrıları aslında Asgard içinde yaşayan tüm tanrıların genel adıdır ve büyük bir soydur. Tanrıları ölümsüz değildir fakat diğer ölümlülere göre daha uzun yaşarlar. Aesir soyunun lideri ise Odin'dir. Asgard içinde yaşamını sürdüren ölümlüleri ve Vanir soyundan gelen tanrıları yönetmektedirler. Vanir, İskandinav mitolojisinde soy olarak Aesir'den sonra gelen ikinci tanrı topluluğudur ve Dokuz Diyar içinden Vanaheim'da yaşarlar. Eski Nors hikayelerinde Aesir ve Vanir tanrılarının savaş içinde olduğu bilinmektedir.
Ayrıca Aesir, İskandinav mitolojisindeki erkek tanrılara verilen isimdir. Aesir tanrıları Asgard'ta Asynjur adı verilen tanrıçalar ile birlikte yaşamlarını sürdürmektedir. Tanrılar Asgard'a eşleri için Vingolf isimli çok güzel bir ev inşa etmişlerdir.


Aesir Tanrıları


Odin

Aesir tanrılarının ve Asgard'ın kralıdır. Haftanın ortanca günü olan Çarşamba adını Odin'den almaktadır (Onsdag). Bor ve Bestla'nın oğludur. Vili ve Ve adında iki kardeşi vardır. Frigg ile evlenmiştir. Balder ve Hod isminde oğulları olmuştur. Odin'in dişi dev Fjörgyn ile ilişkisinden Thor adında oğlu olmuştur. Başka bir dişi dev Grid'ten Vidar ve Rind'ten de Vali adında oğulları olmuştur. 
Odin, Asgard tanrıların lideri ve en güçlü olanıdır. Odin'in Asgard'ta yaşadığı evin ismi Valaskialf'tır ve evinde Hlidskialf adında bir tahtı bulunmaktadır; bu tahttan Dokuz Diyar'ın hepsini gözetleyebiliyordu. Zafer, mutluluk ve bilgeliğin tanrısıdır. Kendisine "Ruhların Lideri" takma adı verilmiştir.


Thor

Odin ve Fjörgyn'in oğludur. Gök gürültüsü tanrısı olarak bilinmektedir. Haftanın dördüncü günü olan Perşembe ismini ondan almıştır (Torsdag). Sif ile evlenmiş ve bu evliliğinden Trud ve Modi adında çocukları olmuştur. Ull ise Sif'in oğludur ve Thor onu da üvey evlat olarak kabul etmiştir. Ayrıca dişi dev Jarnsaxa'da Magni adında bir oğlu da vardır. 
Thor güçlü tanrılardan biridir fakat çok akıllı sayılmazdı. Pek çok dev onu aptal yerine koyar ve onunla dalga geçerlerdi. Thrudheim'da adında bir yerde yaşardı ve Asgard'ın en büyük evi olarak bilinirdi.



Tyr

Gökyüzü ve savaş tanrısıdır. Tanrıların en cesurudur. Haftanın ikinci günü olan Salı günü ismini Tyr'dan almıştır (Tirsdag). Cesareti ise kurt Fenrir'e göz kulak olmayı kabul etmesinden gelmektedir. Fenrir bir gün zincirlerinden kopar ve etrafa saldırmaya başlar. Bu sırada Tyr sağ elini kurda kaptırır ve İskandinav mitolojisinde tek elli olarak tasvir edilir.


Baldr

Odin ve Frigg'in oğludur ve tanrıların en iyisi olduğu söylenmektedir. Hod adında ağabeyi vardır. Nanna ile evlenmiş ve bu evlilikten Forsete isimli bir oğlu olmuştur. İsmi "Lord" anlamına gelir.
Baldr, Asgard'ın Breidablik bölgesinde yaşar.  Evinin çatısı gümüşten diğer kalan kısmı ise altından yapılmıştır. Her zaman temiz ve neşeli bir ev olmuştur; hiç bir zaman kötülüğü içinde barındırmamıştır. Aesir tanrıları içinde en kibar ve güzeli olarak betimlenmiştir fakat tüm bu iyi özelliklerine rağmen silik bir tanrı olarak kalmıştır. Aynı zamanda bir çeşit savaş tanrısı olarak da ismi mitlerde yer almıştır. Baldr hakkındaki mitler "Baldrs draumar" yani "Baldr'ın rüyaları"ndan gelmektedir.


Heimdall

Heimdal dokuz annesi olan ve bunların hepsi kardeş olan bir soydan gelmiştir. Asgard ve Midgard'ı birbirine bağlayan Gökkuşağı Köprüsü "Bifrost"un koruyucusudur. Aynı zamanda Odin'in en elit askerlerini yani Einherjarları yetiştiren de odur. 
Heimdall uzun boylu, yakışıklı, dişleri altından olan bir tanrıdır; ona "Altın Diş" takma isminin verilmesinin de sebebi bu yüzdendir. Kuşlardan daha az uyur ve çok iyi görme/duyma yetisine sahiptir. Yüzlerce kilometre öteyi gece gündüz demeden gözetler. Bifrost'un ilerisinde bulunan Himinbjorg isimli evde yaşar. 
Heimdal Gulltop adında bir ata sahiptir ve bu at tamamen altından yaratılmıştır. Hofund isimli bir kılıcı ve Gjallarhorn isimli bir boynuza da sahiptir. Bu boynuzun sesi o kadar temiz ve yüksektir ki çalındığı zaman Dokuz Diyar'ında duyacağı rivayet edilir. Heimdall bu boynuzu Ragnarök'ta çalacağına inanılır ve Gjallarhorn'un sesini duyan herkesin kıyamet savaşına hazır olması gerektiği söylenmektedir.


Bragi

Odin ve Gunnlod'un oğludur ve Idun ile evlenmiştir. Şiir ve müziğin tanrısı olarak bilinmektedir. Bragi'i çok uzun sakallı ve bilge biri olarak tasvir edilmiştir. Bragi bilgeliği ve en çok da sözcükleri akıcı ve hızlı bir şekilde söylemesi ile bilinmektedir. En bilgili olduğu konular şiir ve şarkılardır. Adı "Bragr"dan gelir yani "Şiir" anlamındadır.


Delling

Delling ya da Dellingr "parlayan, gün ışığı" anlamına gelmektedir ve gündoğumu tanrısı olarak bilinmektedir. Delling dişi bir dev olan Nat (night/gece) ile evlenmiş ve birlikteliklerinden Day (gün) adında oğulları olmuştur.



Freyr

Vanir tanrılarından Njord'un oğlu ve Freya'nın ikiz kardeşidir. Bereket tanrısı olarak bilinmektedir. Gerd isimli bir dev ile evlenmiştir. Alfheim'ın lideri ve cücelerin efendisi olarak bilinmektedir. Freyr "Lord" anlamına gelir ve inanılmaz derecede yakışıklı bir tanrıdır. Bereketin, barışın, gün ışığının tanrısıdır. Freyr eski bir Vanir üyesidir. Vanir ve Aesir arasındaki savaşlar bittiğinde Freyr ve diğer iki Vanir tanrısı Aesir'e gönderilmiştir. Aesir de Honir ve Mimir'i Vanir'e göndermiştir.


Forseti

Nanna ve Baldr'ın oğludur ve adalet tanrısı olarak bilinmektedir. Forseti aynı zamanda "başkan" anlamına gelmektedir.  İnsanlar ve tanrılar için adeleti sağlayıcı bir mahkeme görevi taşır. Meditasyon becerisine de sahiptir. Forseti Asgard'da Glitnir isimli gümüş çatılı ve altın sütunlarla kaplı bir evde yaşamaktadır. Glitnir "ışıldayan, parlayan" anlamına gelmektedir. Forseti'nin evi çok uzak mesafelerden bile görülebilecek kadar ışık yaymaktadır. 


Hermod

Odin ve Frigg'in oğludur ve cesurluğu ile bilinmektedir. Hel'e gidip Baldr'ı oradan almak için gönüllü olmuştur.


Hoder

Odin ve Frigg'in oğludur. Asgard'da diğer tanrılar ile birlikte yaşar ve kör bir tanrıdır. Kardeşi Baldr'ı ökseotu ile sarılmış bir ok ile öldürmüştür.


Honir

Honir uzun boylu, uzun bacaklı, yakışıklıdır. Kardeşinin adı ise Odin'dir. Aesir ve Vanir tanrıları arasındaki savaşta ateşkes imzalanabilmesi için Vanir'e rehin olarak gönderilmiştir.


Kvasir

Odin tarafından yaratılmıştır. Şiir ve bilgeliğin tanrısıdır. Kvasir çok bilge bir adamdır.İsmi "tükürük" anlamına gelir, bu onun nasıl yaratıldığını ona hatırlatır.Aesir ile Vanir arasındaki savaş bittiğinde Odin tükürükten yeni bir tanrı yani Kvasir'i yaratmıştır. Kvasir her soruyu cevaplardı ve mükemmel bilgeliği ile bilinirdi.


Magni ve Modi

Magni çok güçlü bir tanrıdır ve ismi "mighty-kudretli" anlamına gelir. Thor ve dişi dev Jarnsaxa'nın oğludur. Modi adında bir kardeşi vardır. Modi'nin isminin anlamı "courage-cesaret"tir. Thor ve Sif'in oğludur. Magni ve Modi, Ragnarök'tan sonra Thor'un çekicini miras olarak alacaktır.


Mimir

Adı "bilge olan" ya da "öğüt veren" anlamına gelir. Mimir tecrübeleri ve bilgeliği ile bilinmektedir. Aesir ve Vanir savaşı sırasında idam edilmiştir. Savaştan sonra kafası Odin'e gönderilmiş, bu durum hayal kırıklığı yaratmıştır. Mimir aynı zamanda "Mimir's Well - Mimir'in kuyusu" ile de bilinir. Her kim bu kuyudan su içerse bilgeliği elde edecektir. Odin bu sudan içip bilge biri olmak için Mimir'e bir gözünü vermiştir.


Narfi

Loki ve Sigyn'in oğludur. Vali adında bir kardeşi vardır. Vali, kardeşi Narfi'yi kurda dönüp öldürmüştür.


Njord

Freya ve Freyr'in babasıdır. Dişi dev olan Skadi ile evlenmiştir. Nerthus adında bir kız kardeşi vardır.Njord rüzgarın, kıyıların, denizcilerin, ırmakların tanrısı aynı zamanda Vanir tanrılarının da bir üyesidir. Aesir ve Vanir arasındaki savaş bittiğinde Njord ile birlikte iki kişi Aesir'e ateşkes simgesi olarak giderler. Njord, Asgard'da bir sahil kenarında Noatun adı verilen bir gemide yaşamaktadır.


Vidar

Odin ve Grid'in oğludur. Bilinen en güçlü ikinci tanrıdır. Vidi adında bahçeye benzeyen huzur dolu bir yerde yaşamaktadır. Sessizliği ve sakinliği ile bilinir fakat Ragnarök'ta ölen babası Odin'in intikamını alacağı anlatılmaktadır.


Asynjur Tanrıçaları



Freya 

Aşk tanrıçasıdır. Haftanın beşinci günü olan Cuma ismini Freya'dan almıştır (Fredag). Njord ve kız kardeşi Nerthus'un kızlarıdır. İkiz kardeşi Freyr'dir. Od ile evlenmiştir fakat bilinmedik bir sebeple kocası kaybolmuştur. Od'tan iki çocuğu olmuştur; Hnoss ve Gersimi. 
Freya aşk, şehvet, güzellik, sihir, bereket aynı zamanda ölüm ve savaş tanrıçasıdır. İsminin anlamı "hanımefendi, leydi"dir. Vanir'in eski üyelerinden biridir. Aesir ve Vanir arasındaki savaş bittiğinde Aesir'e gönderilen üç kişiden biridir. Güzelliği ile herkesi kendine hayran bırakan Freya şiir ve aşk şarkılarını severdi. Kırlarda gezindiği zamanlarda altın saçları arasından yerlere çicekler düşerdi. Ağladığı zamanlarda göz yaşları altına ya da kehribara dönüşürdü.


Frigg

Fjörgynn'in kızıdır. Doğa Ana olarak bilinmektedir. Odin ile evlenmiş; Baldr ve Hod adında oğulları olmuştur. Thor, Heimdall, Hoder, Hermod, Tyr, Bragi, Vidar ve Vali'nin üvey annesidir. Frigg, Asgard'ın kraliçesidir ve isminin anlamı "sevilen kişi"dir. Aşk, evlilik, doğurganlık, annelik gibi duygular ile betimlenmektedir. Evlenen kadınlar için en önemli tanrıçalardan biridir. Odin'den sonra evrende en üst mertebeye sahip tanrılardan biridir. Fensalir adında bir evi vardır.


Gefion (Gefjon)

Bereket tanrıçasıdır ve toprağı sürmek için kullanılan saban ile ilişkilendirilmiştir.  Gefion kendisini dilenci bir kadın olarak gizlerdi.


Idunn

Cüce Ivald'ın kızıdır. Bragi ile evlenmiştir. Gençlik/ölümsüzlük elmasının koruyucu tanrıçasıdır. Uzun ve sarı saçlı bir kadın olarak tasvir edilmiştir; baharın ve sonsuz gençliğin tanrıçasıdır. Ona verilen gençlik elmaları ile diğer tanrıların da yaşamlarının uzun olmasını sağlardı. Bir gün Idunn ve elmaları Loki tarafından kaçırılmıştı. Tanrılar gençlik elmaları kaybolduğu için giderek güçsüzleşmeye başlamışlardı ve Idunn'u kurtarmak için toplanıp plan yaptılar. Uzun uğraşlardan sonra Loki'yi kandırarak Idunn'u kurtarırlar.


Nanna

Baldr ile evlenmiştir ve Forseti'nin annesidir. Nanna, Baldr'ın öldüğünü öğrenince büyük bir kedere kapılır ve o da kocasının ardından ölür. Tanrılar Baldr ve Nanna'yı aynı sandala koyarak ateşe verirler.


Eir

Barış, hoşgörü, yardım ve merhamet tanrıçasıdır. Medikal yetileri ile bilinmektedir.



Sif

Uzun altın saçları ile tasvir edilen Sif tahıl, tarım ve bereket tanrıçasıdır. Thor ile evlenmiştir. Ull adında bir çocuğu vardır; Thor onu evlat edinmiştir. Hilebaz Loki, Sif'in saçlarını uykusunda kesmiş ve cüceler tarafından hazırlanan altın teller ile takas etmiştir.


Sigyn
Loki ile evlenmiştir. Narfi ve Vali adında iki çocuğu vardır. Loki'nin hileleri tanrıların ve yaşayan tüm ırkların başına bela getirdiği için tanrılar Loki'yi zincire gerer ve başının üzerine zehirli bir yılan koyarlar. Sadık bir eş olan Sigyn gece gündüz demeden onun yanında durur ve yılanın dişlerinden akan zehri bir kasede toplayarak Loki'ye zarar vermesini engeller. Sigyn dünyanın sonuna kadar Loki'nin yanında yer almıştır.


Sjofn

İnsanların ısrarcı fikirlerinin kötü sonuçlara yol açmaması için onları fikrinden döndürür ve erkek ile kadın arasındaki aşkı sağlayan tanrıçadır.


Snotra

Bilgeliği ile bilinmektedir. Zeki ve becerikli bir tanrıçadır.


Var

Kadın ile erkek arasındaki yeminin koruyucu tanrıçasıdır. Her kim yeminini bozarsa Var o kişiyi cezalandırır .