4 Ağustos 2016 Perşembe

Marvel Evreni ile İskandinav Mitleri Arasındaki Farklar

Mitoloji yazıları yazdığımdan şöyle bir yazıya da değinmem gerektiğini düşündüm: Marvel evreninde mitolojini işlenmesi ve bildiğimiz, okuduğumuz İskandinav mitleri arasındaki zıtlıklar.

Çizgi roman evrenine çok hakim değilim; hatta Marvel filmleri ile tanışmamın en büyük etkisi İskandinav mitolojisinden tanrıları kendi evreninde kullanmış olması diyebilirim. Fakat kullanırken en belirgin özellikleri bir kenara bırakmış ve tamamen kendisi yeni tanrılar yaratmış. Bu yazıyı da filmlerden yola çıkarak yazdım.

Marvel mitoloji vs Mitoloji kapışmasına başlıyoruz:

  • 1- Thor


Şimşek tanrısı, gök gürültüsü tanrısı yüce Thor! Thor, İskandinav mitlerinde iri yarı, kaslı, kırmızı sakallı ve uzun saçlı bir adam olarak tasvir edilmekteyken filmde sarışın, kaymak suratlı çok da olmasa normal karakterlere göre iri yarı sayılabilecek bir tanrı görüyoruz. Ayrıca kutsal eşyası olan Mjölnir adlı çekicini Marvel evrenindeki Thor çoğu zaman seyahat etmek için arada bir de şimşek çaktırmak için kullanıyor. Hatta bu çekici kendisine çağırırken giydiği sihirli eldivenleri olmadan. Şöyle bir gerçek var ki mitolojideki Thor'un Tanngrisnir ve Tanngnjóstr isimli iki tane keçisi vardır ve bu keçiler onun arabasını çekmektedir. Yani keçilerin çektiği araba ile seyahat edebilmektedir.


Thor'un Mjölnir'e kavuşmasını, yaşını doldurup kral olma vakti gelmesine bağlayan Marvel bence gerçek hikayeyi gösterebilirdi. Ya da çekiç hep onunla kalabilirdi. Biliyorsunuz ki çekiç kendisine babası Odin tarafından hediye edilmiştir. Çekicin hediye edilmesi hakkındaki bilgiye de şuradan ulaşabilirsiniz.
  •  2- Odin


Odin, bilindiği üzere tanrı topluluğu olan Aesir'in hükümdarı, diğer tanrıların ve herkesin babası, savaşçıların koruyucusu ve kumandanıdır.  Bu açıdan bir sıkıntı yok. Fakat  şöylesi bir durum var ki Odin, "Tek Gözlü Tanrı" olarak bilinmekte ve bunun sebebi ise sonsuz bilgeliğe kavuşabilmek için Mimir'e tek gözünü feda etmesidir.  2011 yılında vizyona giren ilk Thor filminde biz Odin'i iki gözlü olarak görüyoruz. İlerleyen sahnelerde ise buz devleri ile yapmış olduğu büyük savaşta almış olduğu darbeler sonucunda gözünü kaybettiğini ve bu yüzden tek gözü kapalı gezdiğini görüyoruz. Acınılası bir tanrı imajı kazandırılan Odin'in gözünü kaybetme hikayesinin keşke aslına sağdık kalarak anlatsalarmış. Ya da ne bileyim hiç savaşa girmeden tek gözü kapalı olarak gösterselermiş. Belki insanlar "Bu adamın niye tek gözü kapalı?" diye merak edip birkaç okuma yapardı. Sonra da şuradaki yazıya ulaşırdı.


Odin'in Huginn ve Muninn adında iki kuzgunu; Freki ve Geri adında iki tane kurdu; Gungnir adında bir mızrağı; Sleipnir adında da sekiz ayaklı atı vardır. Fakat filmde ne kuzgunları doğru düzgün görebiliyoruz, ne mızrağını kullandığını görebiliyoruz. Kurtlardan eser yok zaten. Thor'un ikinci filmi The Dark World'te bir ara bir kuzgun Odin'in yanına geliyor birkaç saniye durup kaçıp gidiyor. İskandinav mitlerini gram bilmeyen bir insan o kuzgunun gelmesini çok anlamsız bulabilir. Kuzgunları birkaç saniyede Odin'in Hlidskjalf adındaki tahtında oturduğu zaman görüyoruz. Tahtın her iki ucunda da minnacık iki kargacık olarak. Keşke o kuzgunların anlamını da izleyiciye gösterebilseydiniz demekten başka bir şey gelmiyor elimden. En azından savaş sahnesinde bir Sleipnir görseydik yahu.

  • 3- Sif


Uzun altın saçları ile tasvir edilen Sif, sırf bu tasviriyle "Altın Saçlı Tanrıça" olarak adlandırılmıştır. O saçların sayesinde tanrılar kutsal eşyalarına kavuşmuştur hatta. Fakat Thor filmlerinde ve çizgi romanlarında  altın saçlar yerine simsiyah saçlara sahip bir Sif görüyoruz. Hem de mitolojide Thor'un karısı olarak bilmemize rağmen çizgi roman evreninde resmen platonik aşığı ve savaş arkadaşı olarak gösteriyorlar. Çünkü koskoca gök gürültüsü tanrısı Thor bir Midgard'lıya aşık olmuş.
  • 4- Loki

Loki'nin aslında tanrı olmadığını bir dev olan Laufey ve Farbauti’nin oğlu olduğunu biliyoruz. Asgard tanrıları ile buz devlerinin arasındaki savaş sonrasında henüz bir bebekken ortada kalmış ve Odin onu evlatlık olarak yanına almıştır. Fakat filmde Loki'nin öz babasını Jotunheim'ın kralı olarak görüyoruz. İsmi ise Laufey. Laufey mitlerde geçtiği üzere Loki'nin annesinin ismiyken neden babasının ismini diye kullanmışlar anlamadım. 


  • 5- Heimdall

İskandinav mitolojisinde kendisi "tanrıların en beyazı" olarak bilinmektedir. Fakat filmde ve çizgi romanlarda gördüğümüz kadarı ile kendisi siyahi bir tanrı olarak betimlenmiştir. Marvel'ın saç ve ten renkleri ile alıp vermediği nedir bilmiyorum ama Sif sarışın değil, Thor kırmızı sakallı değil, Heimdall da tanrıların en beyazı değil... Ayrıca Heimdall dişleri altından olan bir tanrıdır sırf bu yüzden ona "Altın Diş" takma ismi bile verilmiş. Fakat filmde altın diş yerine altın zırh görüyoruz. Neyse en azından altın.


  • 6- Ragnarök

Her ne kadar pek çok zıtlık bulundursa da her iki evrenin aslında pek çok benzerliği de bulunmakta. İki taraf da Yggdrasil'in bir parçası olarak geçiyor, iki tarafında evrenleri Bifrost Köprüsü ile bağlı, iki tarafta da tanrıların yaşadığı yerler aynı gibi gibi...
Fakat söz konusu Ragnarök'a yani kıyamet gününe gelince yeniden bir farklılaşma görebiliriz gibime geliyor. Çünkü mitolojiye göre Ragnarök dünyanın sonuyken çizgi roman evreninde yaşanan olaylar sürekli dünyanın sonuna sürüklüyor bizi.  Dediğim gibi çizgi romanlarla aram olmadığından izlediğim filmler ve bazı okumalar sonucunda bu yazıyı yazdım. Üçüncü filmde neler olacağını hepimiz bekleyip göreceğiz. O gün geldiğinde Ragnarök karşılaştırması yapacağıma eminim.




Vikings Dizisindenki Karakterler ile İskandinav Tanrıları Arasındaki İlişkiler

Son zamanlarda Marvel’ın çizgi romanları ve filmleri sonucunda pek çok kişide merak uyandıran İskandinav mitolojisini bildiğimiz üzere 2013’ten beri History Channel da “Vikingler”i ele alarak televizyon dünyasına sunmaktadır. 


Dizide Viking Çağı’nda (MS 793 – MS 1066) anlatılan hikayeler ve çağının en büyük kahramanlarından biri olan Ragnar Lothbrok’un maceraları anlatılmaktadır. Viking savaşçılarından en meşhur olan Ragnar Lothbrok’un kardeşleri, ailesi ve kral olma yolundaki maceralarını ekrana sunan History Channel izleyicilerin “viking” beklentisini karşılamayı başarmıştır.

Ben de aslında dizinin ikinci sezon tanıtımı olarak geçse de akılda kalan karakterlerin bir arada sunulduğu ve İskandinav mitolojisindeki tanrılar ile ilişkilerinin açıkça gösterildiği için karakter – tanrı eşleşmesinden bahsedeceğim bu yazımda. İlk olarak ilgili tanıtımı izlemenizi istiyorum:



  • Ragnar – Odin 

Odin’in isimlerinden biri olan Baleygr’in anlamı “yanan gözlü, ateşli göz”dür ve dizinin tanıtımında Ragnar’ın sol gözünden çıkan ateşler bu ismi temsil etmektedir. Kuzgun sembolü Odin’in kuzgunları olan Huginn ve Muninn’i temsil etmektedir; anlamları “düşünce” ve “hafıza”dır. (Bu sembolü Ragnar’ın kafatasından ve göğüsünden çıkan kuzgun kanatları ile bağdaştırabiliriz.) Huginn ve Muninn’in dünyanın çevresinde dolaşıp edindikleri bilgileri sahiplerine götürdüklerine inanılır. Elder Edda şiirlerinde Odin’in kuzgunlarının geri dönmeyeceği hakkındaki korkularından bahsetmiştir. Ragnar’ın aklı evinden uzaklardadır. Tanıtımda Ragnar’ın elinde görünen mızrak şüphesiz Odin’in büyülü silahı olan Gungnir (hükmedici olan)’dir. Aesir ve Vanir tanrıları arasındaki savaş da Odin’in mızrağını Vanir’e fırlatmasıyla başlamıştı. Wagner’in “Ring of the Nibelung” adlı eserinde bu mızrağın dünya ağacından yapıldığı yazılmaktadır. Böylece tanıtımda Ragnar’ın elinden çıkan ağaç dallarının mızrağa dönüşmesinin sebebini anlamış oluyoruz.




  • Floki – Heimdall 

Heimdall “tanrıların en beyazı” olarak bilinir ve İskandinav mitolojisinde yalnızca bir tanrının altın dişleri vardır. Heimdall kendi hanesinde bal likörü içerken betimlenir. Heimdall’ın en değerli eşyası Gjallarhorn’dur ve anlamı ”ses yükselten boynuz”dur; Heimdall bunu Ragnarok gününde üfleyecektir. Tanıtımında Floki bir boynuzla görülmektedir ve bu boynuzdan bir şeyler içmektedir ve Floki’nin altın dişleri vardır.




  • Lagertha – Idunn – Valkyrie 

Lagertha üzerinde elma olan bir tepsiyi taşırken görülmektedir. Belki de o burada sonsuz gençlik elmasının koruyucusu olan Idunn’u temsil etmektedir. Tepsinin düştüğünü gördüğümüz zaman üzerindeki eşyaların önce tüye daha sonra kılıç ve kalkana dönüştüğünü görüyoruz. Tüyler Valkyrie’nin kanatlarını temsil etmektedir. İskandinav mitolojisinde Valkyrie’ler “dişi ölü seçici” olarak bilinmektedir ve savaşta askerlerin yaratıklarla olan mücadelesinde kimin hayatta kalıp kimin öleceğini belirlerler.




  • Horik – World Serpent – Jörmungandr 

Tanıtımda Kral Horik’in derisinin bir yılan derisine dönüştüğünü ve göz bebeğinin şeklinin yılan gözü formuna dönüştüğünü görüyoruz. Bu da İskandinav mitolojisinde Jörmungandr’ı temsil etmektedir. Jörmungandr, Loki ve Angrboda’nın tehlikeli çocuğu, Hel ve Fenrir’in kardeşi ve kendi kuyruğu ile dünyayı kavrayacak olan yaratıktır. Ragnarök yani kıyamet gününde Jörmungandr, Thor tarafından öldürülecektir. Horik’e bir horoz eşlik etmektedir ve Elder Edda’nın yazılarında horoz Ragnarök’ün habercisi olarak betimlenmektedir.




  • Aslaug – Freyja 

Aslaug’un yüzünde kızıl bir gözyaşı görülmektedir ve bu akan gözyaşı Freyja’nın kocası gittiği zaman döktüğü gözyaşı olarak temsil edilmiştir. Hamile olarak görülen Aslaug aşk, cinsellik ve bereket ile ilişkilendirilmiştir. Öte yandan bu ilişkilendirmeler Freyja’nın büyücülük, savaş ve ölüm ile olan ilişkisini hatırlatmaktadır. Aslaug’un elinde görünen çiçekler menekşeye benzemektedir, menekşeler şiddeti temsil etmektedir. Aslaug’un sırtından çıkan şahin kanatları ise Freyja’nın ona uçma gücünü veren büyülü şahin tüyünden yapılmış peleriniyle ilişkilendirilmiştir.





  • Athelstan – Tyr 

Tanıtımda Athelstan’ı tek elli görüyoruz ve tek ellilik Tyr’a ait bir niteliktir. Tanrıların düşmanı olan Kurt Fenrir’i zincirlemek amacıyla Tyr bir elini kurdun ağzına koymayı kabul etmiştir. Kurt aldatıldığını ve zincire vurulduğunu fark ettiğinde Tyr’ın sağ elini ısırmıştır. Tyr hakkında ayrıntılı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.








  • Ecbert – Fenrir 




Kral Ecbert tanıtımda göğüsünde bir haçla ve genç bir geyiği beslerken görülmektedir. İskandinav mitolojisine göre dört geyik bir araya geldiğinde dünya ağacının dallarını tüketecektir.








  • Siggy – Sigyn 

Sigyn, Loki’nin eşidir. Elder Edda yazılarında onun Loki ile olan bağlantısından şöyle bahsetmiştir; Loki tanrılar tarafından tutsak tutulduğu zamanlarda Sigyn Loki’nin yüzünden damlayan zehri bir kasede biriktirmiştir. Kase zehirle dolduğu zaman Sigyn zehri dökmüş ve o an Loki şiddetle sarsılmıştır.  Bu anlatılan hikaye dizinin son sezonunda ekranlara Floki ve Helga ile yansıtılmıştı. 




  • Rollo – Loki 



Rollo bağlı olarak görülmektedir, Loki ile olan ilişkisi ise Loki’nin tanrılar tarafından bağlı tutulmasıdır. Ragnarök’un başlaması ile birlikte bağladığı yerden kurtulup tekrar tanrılarla savaşmaya başlayacaktır. Heimdall ile karşılaşacak ve birbirlerini öldüreceklerdir. Aynı kader Rollo ve Floki arasında da olabilir mi?





İlerleyen zamanlarda Vikings dizisindeki mitoloji bağlantılı olayları anlatacağım bir yazı paylaşacağım. Takipte kalın! :)

Vikingleri Görebileceğiniz En İyi 5 Film

Vikingleri nasıl bilirsiniz? İyi biliriz. Biz biliriz! Vurduya kırdıya meraklı, az biraz barbar, fethetmek istediği yer için canını ortaya koyan, gemileri dillere destan insanlardır Vikingler. Yüzyıllar boyunca Avrupa’ya korku salmışlar, ayak bastıkları her yeri titretmişler.


Eh Viking deyince de insanın aklına da haliyle İskandinav mitleri geliyor. Bu yüzden severek izlediğim pek çok filmden kendimce en iyilerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

  • 5- Flukt


Yönetmen koltuğunda Roar Uthaug'u görüyoruz ki kendisini "Fritt Vilt (Şeytanın Oteli)" filminden bileniniz vardır diye düşünüyorum.

Film Ortaçağ döneminde Norveç'i kırıp geçen veba salgının üzerinden 10 yıl geçmiştir. Fakir bir aile yaşayacak daha iyi yerler bulabilmek için yolculuğa çıkar. Çıktıkları bu yolculukta pusuya yatmış olan haydutlar tarafından saldırıya uğrarlar. Saldırganlar, ailenin tek kızı Signe hariç diğer herkesi acımasızca katleder. Haydutlar, liderleri Dagmar'ın isteği üzerine Signe'i kaçırır ve kampa götürürler. Kampa geldiğinde kendisi gibi ailesinden zorla alınan Frigg adında bir genç kız ile karşılaşır. Signe kaderinde ölüm değil kaçış olduğunu anlar ve bir şekilde Frigg ile birlikte kamptan kaçar. Fakat kaçışı haydutlar tarafından fark edilir ve peşine düşülür.
  • 4- A Viking Saga: The Darkest Day


Yönetmen koltuğunda Chris Crow'u görüyoruz ki ben de kendisini ilk kez bu film ile tanımış bulundum. Film biraz ağır başlasa da temposunu arttıran türlerden. 

Filmin hikayesi gerçek olaylardan esinlenmektedir. MS 793 yılında Viking saldırısına uğrayan Lindisfarne Abbey kentinin acemi rahibi Hereward, meşhur Lindisfarne İncili'ni kaçırarak Iona manastırına götürmek ister. Fakat Vikingler de bu incile sahip olmak isterler çünkü kitap güzelliğin ve gücün büyüsünü içermektedir. Hereward manastıra doğru giderken bir kılıç ustası ile karşılaşır ve içinde bulunduğu durumu ona anlatır. Kılıç ustası ise hayatını Hereward'ı ve kitabı korumaya adar. Birlikte geçirdikleri yolculuk sırasında yeniden Viking saldırısına uğrarlar. Sonucunda kitap kimin eline geçecektir bilemiyorum. Biliyorum ama neden spoiler vereyim. İzleyin de görüverin artık.
  • 3- Valhalla Rising


Yönetmen koltuğunda Gangster filmleri üçlemesi Pusher ile tanınan Nicolas Winding Refn ile karşılaşıyoruz ki biraz daha hayranlık uyandıracak olursam baş rolde Mads Mikkelsen var. 

Film MS 1000 yılında geçmektedir ve epik bir Viking filmi olarak ele alınabilir. Tek Göz adlı dilsiz bir savaşçı yıllarca Normanlar tarafından tutsak edilmiştir. Kendisi gibi köle olan on bir yaşındaki Are'nin yardımı ile tutsaklıktan kurtulur ve birlikte zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Buldukları Viking gemisi ile İskandinavya'ya dönmek isterler fakat yolculukları sırasında oluşan sis sebebi ile hiç bilmedikleri bir yere varırlar. Yeni keşfedilen bir dünyanın sırları ve Vikinglerin kanlı kaderi ile karşı karşıya kalırlar. Tek Göz burada kendi gerçek kimliğini bulacaktır.
  • 2- Northmen - A Viking Saga (2014)


Filmimizin yönetmen koltuğunda Claudio Fäh oturuyor. Diğer filmlerini izlemedim, ilk kez Vikingli filmi ile adını duymuş bulundum. Fakat güzel bir film çıkarmış ortaya.

Kral Harald tarafından işgal altına alınan topraklarını bırakıp güneyde bulunan diğer Viking yerleşimlerine ulaşmak isteyen bir Viking topluluğu ile film başlıyor. Gemileri şiddetli fırtınanın etkisi ile batmış olan adamlarımız kendilerini İskoçya topraklarında buluyorlar. Asbjorn liderliğindeki grup yerleşkeleri bulmak için yola koyulurlarken İskoç Kralı Dunchaid'nın kızı Lady Inghean'i taşıyan konvoy ile karşılaşırlar ve ölesiye bir savaş sahnesi başlar. Savaşın sonunda kimi ölür kimi kurtulur derken fidye alabilmek için kralın kızını kaçırırlar. Kral ise kızını kurtarabilmek için kendilerini "kurtlar" olarak adlandıran paralı askerleri adamlarımızın peşine salar. Ancak paralı askerlerimizin niyeti çok başkadır.

  • 1- Beowulf


Filmimizin yönetmen koltuğunda Oscar ödülüne sahip Robert Zemeckis'i görüyoruz ki bu ödülü de meşhur Forrest Gump filmi ile almıştı.

Film motion capture (hareket yakalama) tekniği ile yapılmış. Bu tekniğin gösterildiği en popüler video ise Benedict Cumberbatch'in Smaug'u canlandırdığı videodur. Bilmeyenler şuradan izleyebilir. Filmin başrollerinde Anthony Hopkins, Robin Wright gibi isimleri görmek mümkün hatta Angelina Jolie bile var.


Beowulf İskandinavyalılardan bahseden eski bir destandır. Danimarkalıların Grendel adında bir canavarla başı beladadır. Grendel, gürültüye tahammül edemeyen ve bu sebeple pek çok insanı öldüren bir yaratık olarak anlatılmaktadır. Danimarkalılar da bu canavarı öldürecek bir kahraman aramaktadırlar. Ünlü savaşçı Beowulf, Grendel'ı öldürmek için Danimarka'ya gider ve onu öldürür. Fakat bu sefer Grendel'ın annesi sorun çıkarmaya başlar. Anne, Beowulf'a kral olmayı teklif eder ve olaylar gelişir... 

Seçmiş olduğum filmleri izlemenizi dilerim. :)

İskandinav Mitleri #13: Ateş Devi Surtr

Daha önceki yazılarımda evrenin yaratılışı ve ardından oluşan Dokuz Diyar'dan bahsetmiştim. Surtr da evrenin yaratılışında büyük role sahip olan alevler diyarı Muspelheim'ın hükümdarı ve güneydeki ateş devlerinin başıdır.

İsmi Surt, Surtr, Surtur gibi pek çok şekilde telaffuz edilmektedir. Eski Nors dilinde ise adı "siyah" ya da "esmer" anlamı taşımaktadır. "Tanrıların Kaderi" olarak da anılmaktadır; ama buradaki 'kader' kelimesi ölümden daha fazla anlam taşımaktadır. Loki'nin de manevi babası olarak bilinmektedir.

İskandinav mitlerindeki inanca göre Surtr, Muspelheim'daki yoldaşlarını da yanına alıp Aesir ve Vanir tanrılarına karşı Ragnarök'ta savaşacaktır. Alevden yapılmış olan kılıcı ile kıyamet gününde ortaya çıkacak ve her şeyi bu kılıç ile yakacaktır. Ayrıca İskandinav mitlerinin en önemli tanrılarından biri olan Freyr'i de o öldürecektir. Fakat yarattığı alevler yüzünden kendisi de ölecektir. Bazı kaynaklara göreyse kıyamet gününde Surtr dünyayı alevlerle kaplayacak ve bir anda her şeyi yakıp kül edecektir.


  • Muspelheim'ın hükümdarı Surtr'un adı 1963 yılında İzlanda'da başlayan bir volkanik hareketlenme sonucu deniz tabanından yüzeye doğru çıkan küçük bir volkan adasına verilmiştir. Adaya "Surtr'un Adası" anlamına gelen "Surtsey" adı verilmiştir. 
  • Satürn gezegeninin doğal uydusu olan "Saturn XLVIII" uydusu da Surtur adını almıştır.
  • Jüpiter gezegenin uydusu (ayı) olan "Io"nun üzerinde bulunan bir volkana da Surt adı verilmiştir.


Yazı ile ilgili güncel bir haberi de belirtmek isterim:

Surtur, Marvel evrenine ait Thor çizgi romanlarında da adı geçen bir karakterdir. Ve bu karakterin kullanılması merakla beklediğimiz "Thor: Ragnarok" filmi için onaylandı.


Geçtiğimiz günlerde Marvel Studios'un SDCC'deki panelinde Thor: Ragnarok filmine ait bazı konsept çalışmalar yayınlandı. Ne yazık ki henüz biz onları göremiyoruz ama bu konsept çalışmaların içine alev devi Surtur da dahil edildi!

 Surtur, 1952 yılında çıkan Journey into Mystery #97 serisine Stan Lee ve Jack Kirby tarafından eklenmişti. Dokuz Diyarlar'dan birine hükmeden ve günü geldiğinde Asgard tanrılarından intikamını alacak bir iblis olarak çizgi romanlarda işlenmiştir.  Ayrıca tanrıların çöküşünü bize anlatan kıyamet gününde Asgard'ı mahvetmekte de başarılı olmuştur.

Film 3 Kasım 2017'de vizyona girecek.



Filmin de konusu olan ve İskandinav toplumunun 'kıyamet günü' olarak benimsediği Ragnarök hakkında ayrıntılı bilgi almak için ise sizi İskandinav Mitleri #6: Ragnarök adlı yazıma yönlendirmek isterim. :)

İskandinav Mitleri #12: Dişi Ölü Seçici Valkyrie


Valkyrie'ler nedir desem bazılarınız hemen Vikings dizisindeki Lagertha karakterinin kadın savaşçıları deyip geçeceksiniz; fakat bu kadar basit cevaplı bir kavram değil maalesef.


Valkyrie'ler savaş meydanlarının üzerinde yırtıcı kuşlar gibi süzülen kara ruhlar, karanlık ölüm melekleridir. Savaş meydanlarının üzerinde dolaşırlar ve Odin'in ordusuna katılmak için Valhalla'ya gidecek Einherjar'ı (Kahraman Ölüler) seçerler. Valhalla'ya götürmelerinin sebebi ise Ragnarök'de yani "kıyamet günü"nde yaşanacak savaşta Odin'in yanında savaşacak güçlü savaşçılar toplamaktır.

Valkyrie sözcüğü “savaşta katledilmiş olanlar” anlamına gelen valr ve “seçmek” anlamına gelen kiosa fiili ile bağlantılı olan -kyria ekinden oluşur.


 Odin'in adı altında "kader ile karşılaşma"yı simgelerler. Valkyrie'ler aynı zamanda Valhalla'daki seçilmiş kahramanlara tükenmez içki ve et servisi yapan, Odin'in altın sarısı saçları, kar beyazı kolları olan "Savaş Bakireleri" olarak da adlandırılırlar.

 Valhalla'da çekici bir güzelliğe sahip, zırh kuşanmış, kasklı, mızraklı dişiler olmalarına rağmen, savaş alanlarında kahramanları kendi ölümlerine gönderen "katliam melekleri" haline dönüşürler. Aslında Valkyrie'lerin kendilerinin de parçalanmış bacaklar ve kanlı yaratıklardan büyük zevk alan, Amazon benzeri ölüm tanrıçaları olduklarına inanılır.

Valkyrie'ler, inci rengindeki uçan atların ile bulutların arasından savaş alanına doğru süzülürlerdi. Atları ise yağmur bulutlarından oluşmuş ve geçtikleri kurak alanlara çiğ ve kırağı saçmaktaydılar. Valkyrie'ler, kaderin geri dönüşsüzlüğünü ve ölümün hayatı sona erdiren bir nokta olduğunu sembolize etmektedirler.


Poetic Edda'nın Völuspá şiirinde altı önemli Valkyrie ismi geçmektedir: 
Skuld - Gelecek
Skögul - Yükselen
Gunnr - Savaş
Hildr - Mücadele
Göndul - Asa taşıyan
Geirskögul - Mızrak

En meşhur Valkyrie'lerden bazıları Alrua, Brynhildr, Eir, Geiravör, Göndul, Gunnr, Herfjötur,Herja, Hlaðguðr, Svanhvít, Hildr, Hervör, Alvitr, Hlökk, Kára, Mist, Reginleif, Róta, Sigrdrífa, Sigrún, Skögul, Geirskögul, Skuld, Svipul ve Thor'la Sif'in kızı Thrúd'dur. Bu isimlerin anlamlarını merak edenleri ise şuraya yönlendirebilirim.


3 Ağustos 2016 Çarşamba

Nors Sembolleri ve Anlamları

İnsanlık ne zaman ki semboller ile bir şeyler anlatmaya başladı, işte o zamandan beri  bu sembollerin değeri ve anlamı çok önemli oldu. Vikingler için de bazı sembollerin önemi vardı. Bu yazımda Mjöllnir, Valknut, Ægishjálmr ve Vegvísir sembollerinin anlamlarını açıkladım.

  • Thor'un Çekici: Mjöllnir


İskandinav mitolojisindeki sembollerden tarihi açıdan en önemlisi bu yüzden de günümüzde en çok bilineni Thor'un çekici yani Mjöllnir'dir. "Miöl-neer" şeklinde telaffuz edilir.


Thor, kutsal kabul edilen ve korunan Asgard diyarının en kudretli tanrılarından biridir.  Mjöllnir ise onun temel silahıdır. Thor (Proto-Germanic dönemde Thunder yani "gök gürültürüsü" anlamına geliyordu) çekicini sallayarak gök gürültüsü ve fırtınaların oluşmasını sağlıyor düşmanlarına karşı bu oluşumları kullanarak zafer kazanıyordu. Bu olayların oluşumu rastgele değildir, Eski Nors dilinde Mjöllnir'in asıl anlamı "şimşek, fırtına"dır.  

Thor'un çekici Aesir tanrıları arasında sahip olunan en iyi silah olarak bilinmektedir ama çekiç sadece silah olarak kullanılmamaktadır. Mjöllnir aynı zamanda kutsama törenlerinde de kullanılmaktadır.

Çekiç, resmi törenlerde, evlilik kutlamalarında, doğumlarda hatta cenazelerde bile kullanılmaktaydı. Snorri Sturluson'un Prose Edda kitabında şöyle bir bölüm yer almaktadır: "Thor bir gün kendi keçisini öldürüp yemiştir, daha sonra keçisinin kemiklerini bir araya getirmiş ve çekici ile onu tekrar hayata döndürmüştür." 

  • Valknut


Valknut, İskandinav mitolojisi içerisinde en gizemli sembollerden biridir; bu sebeple çok fazla tartışma konusuna sahiptir. "VAL-knoot" şeklinde telaffuz edilir. İlk hecedeki val (valr) "ölü, katledilen" anlamına, knut ise "düğüm" anlamına gelmektedir. Görünüş olarak birbiri içine geçmiş, düğümlenmiş üç tane üçgenden oluşmaktadır.


Valknut'un pek çok anlamı bulunmaktadır. En temel anlamı "savaşta katledilen savaşçılar"ı sembolize etmesidir.

Başka bir anlamı ise dev Hrungnir'in kalbini sembolize ettiği üzerinedir. Hrungir'in kalbi çok meşhurdur. Kalp üç köşeli sert bir kayaya benzetilmektedir. Odin ile birlikte bir ziyafetteyken içkiyi fazla kaçıran devi zapt edebilmek için Thor onu öldürür. Kalp valknut'a benzetilmektedir, araştırmalarda ise hrungnishjarta olarak isimlendirilmiştir.

Odin'in sembolü olarak bilinen valknut onun bilgeliğini de sembolize eder. Savaşan askerlerin ruhlarını ve aklını bağlar ya da çözer. Bu şekilde ya savaşçılara cesurluk sağlayarak savaştan galip gelmesini sağlar ya da onları yardıma muhtaç ve güçsüz kılar. 
   

  • Helm of Awe



Eski Nors dilinde "Ægishjálmr" şeklinde isimlendirilmiştir ve "EYE-gis-hiowlm-er" olarak telaffuz edilmektedir. İskandinav mitolojisindeki en gizemli ve güçlü sembollerden biridir.
Helm of Awe, savaştaki askerlerin korkusuz ve cesaretli olmasını sağladığına inanılan, savaştan önce korunmak için kullanılan sihirli bir semboldür. Savaşa giden askerler kaşlarının ortasına yani alınlarına bu sembolü çizerler ve şunu söylerler:

"Ægishjálm er ég ber milli brúna mér!" yani "Alnımda Helm of Awe (korku veren dümen)'i taşıyorum!"

Böylece savaşta zafer kazanacağına inanarak düşmanları ile savaşmaya giderler.

  • Vegvísir



Vegvisir, savaştaki askerlere rehberlik eden, yol gösterdiğine inanılan bir sembol olarak kullanılmaktaydı.  Savaşçıların alınlarına kan ile yazılarak onların savaşı kaybetmemeleri sağlanırdı. Helm of Awe ile hemen hemen aynı anlamlara sahiptir. Biri yol gösterici olduğuna inanılırken diğerinin de güç verdiğine inanılır.


Mitoloji seviyorsanız daha doğrusu benim gibi Viking mitlerinin hayransanız artık en önemli sembollerin anlamını biliyorsunuz demektir. Hemen bir dövmeci bularak bu sembolleri sonsuza kadar taşımak isteyenler var ise hiç beklemeyin...

İskandinav Mitleri #11: Şimşek Tanrısı Thor

Odinoğlu Thor (Þórr), babasından sonra İskandinav mitlerindeki en güçlü tanrı olarak bilinmektedir. Cermen mitlerinde Donar, Donner, Thunraz; Anglosakson mitlerde Thunor olarak adı geçer. Gök gürültüsü, şimşek, fırtına tanrısıdır. Aynı zamanda onurlandırma, şifa verme, bereket sağlama gibi güçleri de vardır. Haftanın dördüncü günü olan Perşembe ismini Thor'dan almaktadır (Torsdagr).

Odin ve Fjörgyn (Frigg)'in oğludur.  Sif ile evlenmiş ve bu evliliğinden Trud ve Modi adında çocukları olmuştur. Ull ise Sif'in oğludur ve Thor onu da üvey evlat olarak kabul etmiştir. Ayrıca dişi dev Jarnsaxa'da Magni adında bir oğlu da vardır. Thrudheim (Kudretin Yeri) 'daki 540 odalı Bilskirnir adlı sarayda ailesi ve çocukları ile yaşamını sürdürmektedir. Burası Asgard'ın en büyük evi olarak bilinir. Tanngrisnir ve Tanngnjóstr isimli iki tane keçisi vardır. Bu keçiler Thor'un arabasını sürmektedir. 

Thor bir savaşçıdır ve onun düşmanları, tanrıların da düşmanları olan devler, canavarlar ve tarih öncesi güçlerdir. Bu düşmanları arasından en büyüğü ise Ragnarök'ta ortaya çıkacak olan aynı zamanda üvey kardeşi Loki'nin de çocuğu olan Jömurgandr (Midgard Serpent)'dır. Bu yüzden ona "Dünya Yılanı'nın Düşmanı" da denmektedir. Genellikle iri yarı, kaslı ve güçlü, kırmızı sakallı ve uzun saçlı bir adam olarak tasvir edilmektedir. Yeyip içmekten keyif alan bir tanrıdır.

Snorri Sturluson, Şimşek Tanrısı Thor'u şu sözlerle anlatmaktadır:

Thor, tanrıların en önemlisidir. Ona "Aesir’in Thor’u" ya da "Savaşçı Thor" da denir. Tüm tanrıların ve insanların en güçlüsüdür. Üç değerli eşyası vardır. Bunlardan ilki, buz canavarlarının ve uçurum devlerinin nerede olurlarsa olsunlar havaya kaldırıldığını anlayabildikleri Mjölnir denen kudretli bir çekiçtir. Mjöllnir'in kelime anlamı "parçalayıcı"dır. Çekici Brokk ve Eitri isimli iki cüce kardeş yapmışlardır. Çekiç yapılırken Loki sinek kılığına girip cüceleri ısırarak rahatsız edince bir kaza olmuş, çekicin sapı kısalmıştır. Thor’un sahip olduğu şahanelerden bir diğeri ise Megingjard adındaki güç kemeridir. Thor bu kemeri taktığında tanrısal gücü ikiye katlanır. Üçüncüsü ise, sahip olduğu şeylerin en değerlisidir: Demirden eldivenler. Bu eldivenler olmaksızın çekicini savuramaz.


Thor, Vikingler için özellikle saygı gösterilmesi gereken bir tanrıydı. Bremenli Adam, Uppsala’daki tapınakta eşkâlleri Odin, Freyr ve Thor olarak belirlenebilecek üç tanrı heykeli olduğunu söyler. “Onlardan en güçlü olanı” Thor idi ve ortada yer alıyordu. Thor, “havaya hükmeder, yıldırımları, şimşekleri, rüzgârları, yağmurları, elverişli hava koşullarını ve ekinleri” yönetirdi. Eğer salgın hastalık ya da kıtlık baş gösterecek olursa, kurban adanacak ilk tanrı Thor olurdu. Thor, adı Viking çağında hem erkek (Thorsteinn ve Thorfinnr) hem de kadın (Thorgerðr ve Thorgunnr) kişi adlarında kullanılabilen yegane tanrıydı.

Snorri  bir hikayesinde Thor’un kötü dev Hrungnir’i nasıl yok ettiğini şöyle anlatmaktadır:

Hrungnir, taş kafalı ve taş kalpli, gudubet bir devdir. Taştan yapılma son derece kalın bir kalkanı ve omzunda taşıyabileceği kadar büyük olan ve silah niyetine kullandığı bir bileğitaşı vardır. Bir gün, Hrungnir ile Odin, atlarının hünerleri konusunda kavgaya tutuşurlar. Odin atıyla birlikte kaçar, Hrungnir de öfke içinde onun peşine düşer. O kadar hızlı gitmektedir ki, Asgard’a vardığında durmayı başaramaz ve kapıları kırıp sarayın içine dalar.

Tanrılar, buna rağmen onu bir içki alması için içeriye davet ederler. Hrugnir zilzurna sarhoş olur ve tanrıları yok edip tanrıçaları nasıl kaçıracağı hakkında laflar gevelemeye başlar. Aesir’in çağırttığı Thor, büyük bir hışımla bu düşmanlarına içkiyi kimin ikram ettiğini öğrenmek ister. Hrungnir, Odin’den kendisini orada bulunduğu sürece korumasını talep eder ama tarafsız bir alanda, ülkelerinin topraklarının sınırında Thor ile dövüşmeyi de kabul eder.

Hrungnir, evine gidip kalkanını ve silah olarak kullandığı bileğitaşını yanına alır. Diğer devler, bu dövüşün sonucu hakkında tahminler yürütmeye başlayıp Hrugnir’in dövüşü kaybetmesinden kaygı duyarlar. Bu yüzden, yüreği bir kısraktan alınmış olan, balçıktan devasa bir savaşçı heykeli yaparlar. Hrungnir, kendi tanığı olarak getirdiği balçık dev ile dövüş meydanına gelir ve Thor’u karşılamak için hazır bekler. Ama balçık dev Thor’u gördüğünde korkudan altına işeyecektir. Thor ise koşu yarışmalarının şampiyonu olan Tialfi’yi kendi tanığı olarak getirir. Tialfi, Hrungnir’e kalkanını önünde tutmasa daha iyi olacağını, zira Thor’un yer altından geleceğini ve onu bu şekilde hazırlıksız yakalayacağını söyleterek onu yanıltmaya çalışır. Buna kanan Hrungnir, kalkanını yere koyup onun üzerine çıkar ve bileğitaşını da her an saldırabilmek için elinde hazır bulundurur.

Thor yine alışılageldik öfkesiyle dövüş meydanına çıkar ve çekicini Hrungnir’e fırlatır. Hrungnir de bu hamleye aynı şekilde yanıt verir ve o da bileğitaşını Thor’a savurur. İki silah ortada çarpışır. Bileğitaşı parçalara ayrılır; bir parçası yere (dünyadaki bütün bileğitaşlarının çıkarıldığı yere) düşer, geri kalanıysa Thor’un kafasına sıkışır. Thor oracıkta yere yığılıp kalır. Ama kudretli çekici Miollnir, hedefine doğru yoluna devam edip Hrungnir’in kafasını patlatır. Hrungnir de bir bacağı yerde yatan Thor’un üzerine gelecek şekilde yere yığılır. Bu arada Tialfi de balçık devi katleder. Thor, devin bacağı ile yer arasında sıkışmıştır. Thor’un henüz üç yaşındaki oğlu Magni gelip de bacağı oradan tek hamlede kaldırıncaya dek, kimse bacağı yerinden oynatmayı başaramaz.


Thor eve döner fakat bileğitaşının bir parçası hâlen kafasına sıkışmış haldedir. Tanrılar, soluğu gizemli Aurvandil’in karısı olan cadı Groa’nın yanında alırlar. Cadı, Thor’a büyülü sözler söyler ve taş parçası gevşemeye başlar. Bu mitin inancına göre evdeyken bileğitaşları ortalıkta bırakılmaz; olur da ortalıkta bırakırsanız Thor’un kafasına sıkışmış olan parça da titremeye başlar.

Yazıyı da bomba gibi bir Manowar şarkısı ile bitirmek isterim!

Thor the mighty, thor the brave! Crush the infidels in your way.
By your hammer let none be saved! Live to die on that final day.
  



İskandinav Mitleri #10: Tanrıların Tanrısı Odin

Odin, (eski Nors dilinde Óðinn) İskandinav mitlerindeki iki temel tanrı topluluğundan biri olan Aesir topluluğunun başı, diğer tanrıların ve herkesin babası, şiirsel ilhamın, gizem ve büyünün tanrısı, savaşçıların kumandanı ve koruyucusudur. Odin'in karısı doğmuş ve doğacak her insanın yazgısını bilen ana tanrıça Frigg'dir. Diğer tanrılar ve tanrıçalar, Odin’in çocukları olarak bilinirler. Bunlardan ilki ve en önemlisi, Aesir’in ezeli düşmanları olan devlere karşı koruyan, savaşçı tanrı Thor’dur. Odin’in diğer oğulları Bragi, Hod, Hermod ve Baldr’dır.  Ragnarok günü geldiğinde, Fenrir Odin'i öldürecektir.

Odin'in Asgard'ta yaşadığı evin ismi Valaskjalf'tır ve evinde Hlidskjalf adında bir tahtı bulunmaktadır; bu tahttan Dokuz Diyar'ın hepsini gözetleyebiliyordu. Huginn (düşünce) ve Muninn (hafıza) adında iki kuzgunu vardır ve bu kuzgunlar dünyayı dolaşıp olan biten her şeyi Odin'e haber vermektedir. Ayrıca yanında Freki (Yırtıcı) ve Geri (Açgözlü) adında iki tane kurt eşlik eder.


Odin, yeryüzüne ve gökyüzüne de hakimdir. Gerektiği zaman kartala dönüşebilmektedir. Simgeleri ise hiç hedefini ıskalamayan mızrağı Gungnir, her dokuzuncu gecede yeni sekiz yüzüğü doğuran yüzük Draupnir ve sekiz ayaklı atı Sleipnir'dir. - Sleipnir, Loki'ni çocuklarından biridir. -

Odin'in birden fazla ismi bulunmaktadır. Hatta bilinenin üzerine yaklaşık 200 kadar farklı isme sahip. Bu isimlerden bazıları; Alföðr (Her Şeyin Babası), Valföðr (Katledilmişlerin Babası), Hangaguð (Asılmışların Babası), Haptaguð (Esirlerin Tanrısı), Farmaguð (Yüklerin Tanrısı) ve daha fazlası. - Diğer isimlere bakmak isterseniz şuraya bir tık. - Birden fazla isme sahip olmasındaki temel sebep Odin'in farklı yönlerine ve yapıp ettiklerine işaret etmektedir.


Odin'in habercileri Valkyrie’ler ölü savaşçıların ruhlarını Valhalla’ya taşımakla yükümlüdürler. Odin savaşta ölenleri kendisine yarenlik etmeleri için toplamaktadır. - Valkyrie sözcüğü "savaşta katledilmiş olanlar" anlamına gelen valr ve "seçmek" anlamına gelen kiosa fiili ile bağlantılı olan -kyria ekinden oluşur. "Savaşta katledilenleri seçen" anlamına gelir. -

  • Odin neden "tek gözlü" olarak anılmaktadır?


Odin'in asla bitmeyecek bir bilgelik arayışındadır. Hayata dair gizemleri öğrenebilmek için o kadar istekliydi ki ne pahasına olursa olsun bu işin peşini bırakmayacaktı. Hatta rünleri keşfedebilmek için kendisini asmış, kendi mızrağı ile kendisini yaralamış, dokuz gün dokuz gece hiçbir şey yememişti.

Bir gün Odin, Yggdrasil'in kök kısmında bulunan Mímisbrunnr'a (Mimir'in Kuyusu) giderek kuyudan çıkan suyu içmeye karar vermiş. Her kim bu kuyudan su içerse bilgeliği elde edeceğine inanılmaktaydı.  Odin sudan içebilmek için Mimir'den izin istemiş. Fakat kuyunun koruyucusu olan Mimir bir şeylerden fedakarlık etmediği sürece bu sudan içemeyeceğini söylemiş. Bunun üzerine Odin, gözlerinden birini yerinden çıkarmış ve kuyunun içine atmış. Bunu gören Mimir de elindeki boynuza suyu doldurmuş ve içmesi için Odin'e uzatmış. Böylece Odin aradığı bilgeliğe tek gözünü feda ederek kavuşmuş.

  • Bal şarabına neden Odin'in içkisi denmiştir?


Fialar ve Galar adındaki iki cüce Kvasir adlı yaratığı öldürüp kanını balla karıştırarak bir içki hazırlarlar. Bu içkiyi içen kişiyi şaire dönüştüren bir bal şarabı haline getirirler ve üç kazanda saklamaya karar verirler. Ama Suttung adlı bir dev, şarapla dolu bu kazanları cücelerden çalar. Odin de içkiyi Suttung’dan çalmak için bir kumpas kurar. Devin kızını ayartır ve onun aklını öyle çeler ki, dişi dev Odin’in kazanlardan birer yudum içki almasına razı olur. Bunu fırsat bilen Odin, üç yudumda kazanları tamamen boşaltır. Kendisini hemen bir kartala dönüştürür ve yakalanmamak için dağların üzerinden uçarak oradan kaçar. 

Suttung, içkiyi çaldırdığını anlayınca, hemen kendi kartal postunu giyer ve Odin’in peşine düşer; hatta bir ara yakalamasına ramak kalır. İşte tam bu sırada, Aesir kendi saraylarının üzerinde süzülmekte olan Odin’in havada büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını görürler. Hemen Odin’in yardımına koşup sarayda ne kadar kova ve kavanoz varsa hepsini sarayın avlusuna dizerler. Odin, bal şarabını bu kova ve kavanozlara kusar. Böylece, bal şarabı, şair olmaya can atanlara dağıtılacağı güne dek, Aesir’in sarayında tutulur. Bu hikaye üzerinden şiir sanatına "Odin'in keşfi" ya da "Odin'in içkisi" denmektedir. Ayrıca bu hikaye ile ilişkili olarak Odin’i simgeleyen üçlü boynuz, üç yudumda mideye indirilen şaraptan yola çıkarak ortaya çıkmıştır.




İskandinav Mitleri #9: Altın Saçlı Tanrıça Sif

Uzun altın saçları ile tasvir edilen Sif tahıl, tarım ve bereket tanrıçasıdır. Şimşek ve fırtına tanrısı Thor'un karısıdır. Fakat Thor ile evlenmeden önce dev Orvandil ile bir süre evli kalmış ve Ull (Görkemli) adında bir çocuğu olmuştur. Thor ise onu evlat edinmiştir. Thor ile birlikte olduğu süreçte ise Trudr (Güç) ve Modi (Cesur) adında çocukları olmuştur. Gezegenler sisteminde yer alan Venüs gezegeni adını Nors mitolojisine göre Sif'ten almıştır.

  • Altına niçin Sif’in saçları denir?


Bir gün, Loki Sif’in saçlarını keser. Sif’in kocası Thor buna çok sinirlenir ve onun üzerine yürür. Köşeye sıkışan Loki, hemen son derece hünerli zanaatçılar olan cücelere gidip Sif için altın saçlar yaptıracağına söz verir. Bu saçlar, Sif’in kafa derisinden adeta ilk saçları gibi doğal yollarla çıkacaklardır. Böylece, Loki cücelere altın saç, bir gemi (Skidbladnir) ve bir de mızrak (Gungnir) ısmarlar. Loki, sonuçtan öylesine etkilenir ki, Eitri adında zanaatçı bir biraderi olan Brokk adlı cüceyle düşüncesizce –kellesini ortaya koyduğu- bir bahse tutuşur. Üzerine bahse girdikleri şeyse, Eitri’nin birbiriyle aynı güzellikte üç farklı şey yapamayacağıdır. Eitri hiç vakit kaybetmeden işe koyulur. Ocağa bir yaban domuzu postu koyar ve kardeşi Brokk’tan ocağın ateşini, kendisi dur diyene dek körüklemesini ister. Brokk, ateşi körüklemeye başlar. Eitri’nin dışarı çıkmasıyla birlikte, içeri giren bir sinek Brokk’un koluna konar ve onu ısırmaya başlar. Brokk ise hiç oralı olmaz. Eitri geri dönüp ocağı açar ve içinden en karanlık geceleri dahi aydınlatabilecek parlaklıkta altından kılları olan bir domuzu çıkarır. Ardından, Eitri ocağa bu kez bir külçe altın koyar ve kardeşi Brokk’un yine ateşi körüklemesini ister. Aynı sinek yine ortaya çıkar ve bu kez Brokk’u boynundan ısırır. Brokk, ısırığa aldırmaz ve işine devam eder.

Eitri geri dönüp ocaktan bu kez Draupnir denen altın bir yüzük çıkarır. Her dokuz gecede bir, bu yüzükten ağırlığınca sekiz yüzük daha peyda olur. Üçüncü kez işe koyulduğunda ise ocağa demir koyar. Bu kez sinek Brokk’u göz kapağından ısırır. Brokk, gözüne damlayan kanı silmek için ateşi körükleme işini bir anlığına boşlar. Eitri geri döndüğünde, ona az kalsın işi berbat ediyordun diye çıkışır. Yine de ocaktan ham demir değil, bir çekiç çıkarır. Sinek işe karıştığı için çekicin sapı çok kısa olmuştur. Ama çekiç, bu haliyle, hedefinden asla şaşmayan ve onu atan ele geri dönebilen ve sapının küçüklüğünden ötürü gömleğin cebine dahi sığabilen muhteşem bir silaha dönüşmüştür. Buraya kadar işleri karıştırmaya çalışan sineğin kim olduğunu hepimiz biliyoruz; Loki.

Loki’nin girdiği bu bahsi kimin kazanacağına kim karar verecek diye düşünecek olursak; Odin, Thor ve Freyr hakemlik için toplanırlar. Loki, mızrağı Odin’e, altın saçları Thor’a, gemiyi ise Freyr’e verir. Ardından sıra Brokk’a gelir. Brokk, yüzüğü Odin’e, yaban domuzunu Freyr’e, çekici ise Thor’a verir. Tanrılar, kendilerini devlerden koruyabilecek bir silah aradıkları için, çekicin bu hazinelerden en değerlisi olduğuna karar verirler. Loki bahsi kaybetmiştir, kendi hayatını satın almaya çalışır ama Brokk her seferinde “kesinlike olmaz” der.


Loki bir yolunu bulup oradan kaçar. Ama Thor onu yakalayıp cücelere teslim eder. Brokk tam onun kellesini kesmeye hazırlanırken kanunlara riayet etmeyi pek seven tanrının aklına birden ilham gelir: Kellesini kaybetse bile boynu yine onda kalacaktır. Bu yüzden Brokk, muhtemelen ileride boş boğazın teki olmasın diye, onun kafasını kesmek yerine ağzını diker. Böylece kurnaz Loki’miz yine hayatını kurtarmış olur.


İskandinav Mitleri #8: Silik Tanrı Baldr

İskandinav mitlerinin en önemli tanrılarından biri de diğer tanrılardan tamamen farklı kişilik özelliklerine sahip olan Baldr'dır. Baldr'ın adı İskandinav mitlerinde sıkça geçmesine rağmen, aslında bu tanrı pek fazla bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda beyaz tenli, mülayim, akıllı, tatlı dilli, merhametli olduğu kadar Odin'in oğlu ve tanrıların en iyisi olduğu söylenmektedir. Fakat yine de nispeten silik bir tanrıdır. Baldr bir çeşit savaş tanrısı olarak da bazı metinlerde geçmektedir. (Savaşta ölen savaşçılar için okunan dualarda adı geçmektedir.) Baldr hakkındaki mitleri ele alırken "Baldr'ın Rüyaları" anlamına gelen Baldrs draumar'dan başlamak uygun olacaktır.



Aesir tanrıları kurdular meclisi,
Asyniur (tanrıça) da hazır bulundu aralarında.
Yüce güçler enine boyuna düşündüler,
Hayra alamet olmayan rüyaların Baldr'ı sıkmasını.

Odin bunun üzerine derhal harekete geçer. Atını eyerleyip ölüler ülkesine gider. Orada ölü bir kadın kahini huzuruna çağırır ve ondan Baldr'ın rüyalarına bir açıklama getirmesini ister. Kahin, bildiği her şeyi anlatır. Verdiği her bilginin ardından acı çektiğini belirterek, "Kendi rızamın dışında konuştum. Artık susacağım." der. Ama Odin her seferinde onu sindirmeyi başarır. Sorularına şöyle başlamaktadır:

Susma cadı! Soracağım yine de.
Daha fazlasını öğrenmeliyim, ta ki her şeyi bilene dek.

Böylece, diriltilmiş olan kadın kahin, Odin'e soruşturmasında yardımcı olmayı sürdürür.

- Ölüler ülkesindeki bu hazırlık kimin için?
+ Baldr'ın teşrif etmesini bekliyor herkes; onun şerefine bal şarabı mayalıyorlar.
- Baldr nasıl ölecek?
+ Katili Hod olacak; Odin'in oğlunun canını o alacak.
- Peki bunun intikamını kim alacak?

 Cadının yanıtı şu şekilde olmuştur:
       
Batı diyarlarında doğacak Rind'li Vali,
Henüz bir gecelik iken alacak intikamını Odin'in oğlunun,
Yıkamayacak ellerini, taramayacak saçlarını,
Baldr'ın katili odunların üzerine atılıp yıkılana dek.

Lokasenna şiirinde yer alan bir dize, bu cinayette Loki'nin parmağı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Loki, Odin'in karısı Frigg'in kendisine savurduğu tehdide böbürlenerek karşılık verir:

Şundan emin ol ki bir daha asla,
Göremeyeceksin Baldr'ı atının üzerinde evine dönerken.

Böylece Loki, 'cinayetin azmettiricisi' olmuştur; Hod ise 'kiralık katil'.

Tanrıların safında yer alan Frigg, bu felaketi önlemek için hiç vakit kaybetmeden harekete geçer. Bütün yaratıklara, "ateşe ve suya, demire ve her türden madene, kayalara, toprağa, ağaçlara, hastalıklara, hayvanlara, kuşlara, zehirlere ve yılanlara" Baldr'a zarar vermeyeceklerine dair yemin ettirir. Böylece Baldr bir oyunun merkezi haline gelir. Baldr'a zarar verilemediğinden ötürü tanrılar onu hedef tahtası niyetine kullanırlar. Ona taşlar, oklar, mızraklar, kılıçlar ya da baltalar kullanarak saldırırlar ve böylece deneme de yapmış olurlar. Hiçbir şey onun kılına dahi zarar verememektedir.

Loki her zamanki gibi bir kumpas kurar. Kılık değiştirip Frigg'e gider ve Baldr'a neden zarar verilemediğini sorar. Frigg ona, verdirdiği yeminlerden söz eder. Bunun üzerine Loki, ona zarar verebilecek herhangi bir şey olup olmadığını sorar. Frigg kazara sırrı ağzından kaçırır. "Valhalla'nın batısında ökseotu denen uzunca bir bitki yetişmekte. Yeminini istemek için bana biraz fazla küçük görünmüştü." der. Loki derhal bu bitkiyi aramaya koyulur ve onu bulup yerinden sökerek tanrıların Baldr'ı hedef tahtası olarak kullandıkları oyun alanına gider. Kör tanrı Hod, hiçbir şey yapmadan bir kenarda durmaktadır. Loki onun yanına varır ve "Neden sen de Baldr'a atış yapmıyorsun?" diye sorar. Hod bu soruya "Birincisi, onu göremiyorum. İkincisi, atış yapacak silahım yok." diye yanıt verir. Loki, Baldr'a hiçbir şeyin zarar veremeyeceğinin ne kadar güzel olduğunu anlatarak Hod'un aklını çeler. Ardından "Sana onun nerede olduğunu söyleyeceğim, sen bu oku ona atmaya çalış." der. Hod, Loki'nin yönlendirmelerine kulak vererek atış yapar ve Baldr'ı vurup öldürür.


Bu olay tanrılara arasında büyük bir şoka sebep olur. Oyun onların tartışma meclislerinde oynanmıştır; yani orası onlar için kutsal bir mekandır. Bu yüzden Baldr'ın katilinin kim olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen, onun intikamını orada alamazlar. Ağlamaktan konuşamayacak hale gelirler. Frigg, kadınca sezgileriyle hareket eder ve Baldr'ın Asgard'a geri dönmesine izin verilip verilemeyeceğini öğrenmek için Hel'e gidebilecek cesaret sahibi korkusuz birisini arar. En sonunda şanlı kahraman Hermod, bu tehlikeli yolculuğa çıkmayı kabul eder. Bu sırada tanrılar Baldr'ın cenazesini ölü yakma töreni için hazırlamaktadırlar.

Tanrılar ölü yakma törenini Baldr'ın gemisi olan Hringhorni'nin güvertesinde yapmayı tasarlarlar. Ama gemi kızağa çekilmiştir ve onu tekrar denize indiremezler. Bu sorunu çözmek için, Hyrokkin adındaki bir cadıyı yardıma çağırırlar. Cadı tek itişle gemiyi yüzdürmeyi başarır ve öyle hızlı iter ki kızaklar bir anda alev almaya başlar, bütün dünya sarsılır. Baldr'ın cenazesini güverteye taşırlar ve onun dul eşi Nanna da kederden ölür. Böylece, onu da eşiyle beraber ölülerin yakılacağı odunların üzerine koyarlar. Thor, tesadüfen oradan geçmekte olan bir cüceyi uğur getirsin diye alevlerin içine tekmeler. Baldr'ın aralarında sihirli altın yüzük Draupnir'in de bulunduğu hazineleri de odunların üzerine yığılır.


Hel'e gelen Hermod, Baldr ve Nanna'yı görür. Bu arada Hermod, bu dünyayı öbüründen ayıran Giol ırmağına giden uzun ve karanlık yolu geçmektedir.  O kadar hızlı gitmektedir ki, ırmağın üzerindeki köprüden geçerken sanki beş alay ordu geçiyormuş gibi gürültü çıkar. Hel'in kapılarına gelindiğinde atını mahmuzlayıp kapıların üzerinden atlayarak içeri girer. Oradaki büyük salonda Baldr'ı bulur. Hermod, derhal onun serbest bırakılmasını ister. Seveninin çok olduğunu söyler. Ama Hel oldukça kuşkucu bir şahsiyettedir. "Eğer dünyadaki her şey, yaşayan ve yaşamayan her şey onun için gözyaşı dökerse, Baldr Aesir arasına geri dönebilir. Ama herhangi bir şey onun için gözyaşı dökmeyi reddederse ya da buna karşı çıkarsa, Baldr Hel'de kalacak." der.

Hermod, Hel'in mesajını tanrılara götürür. Tanrılar, Baldr için gözyaşı dökülmesini istemek üzere dünyanın dört bir yanına elçiler gönderirler ve insanlar, yaratıklar, topraklar, kayalar, ağaçlar, bütün madenler, herkes ve her şey buna razı olur.

Tanrılar Baldr'ın katilini öldüremeseler bile cezalandıracaklardır. Gerçekten de tanrılar öylesine büyük bir hiddete kapılırlar ki, Loki, çareyi her duvarında bir kapısı olan ve her yönü gözetleyebileceği güvenli bir barakaya saklanmakta bulur. Gündüzleri kılık değiştirip barakanın yakınlarındaki bir şelalede bir alabalık olarak hayatını sürdürür. Kıyıya çıktığında ise Aesir tanrılarının kendisini nasıl tuzağa düşürebilecekleri konusunda kafa patlatıp çeşitli önlemler alır. Şelalenin yakınlarında yaşadığı dönemde balık ağının yapılışını keşfeder ve yaptığı ağın nasıl işleyeceğini görebilmek için keten iplikten bir prototip yapar. Ağlar, o gün bugündür işte böyle yapılmaktadır.


Bir gün, Odin yine görkemli tahtı Hlidskialf üzerinde oturmaktadır. Etrafı izlerken Loki'nin yerini tespit eder ve diğer tanrılara onu bulabilmeleri için yol gösterir. Loki, tanrıların kendisini yakalamak için geldiklerini gördüğünde, elindeki ağı ateşe verir ve şelaleye sığınır. Balık ağı yanar gider ama küllerinin bıraktığı izler yine de onun ne işe yarayabileceğine ve nasıl yapılabileceğine ilişkin bir fikir vermektedir. Akıllı tanrı Kvasir bunu fark eder ve yapacağı şeyi diğer tanrılara anlatır. Böylece, tanrılar ilkine benzer bir ağ yaparak Loki'yi yakalamak üzere suyun en hızlı aktığı yere doğru giderler. Irmağı ağ ile tararlar fakat Loki tanrıların saldırısını iki kez usta manevralarla savuşturur. İlkinde çakıl taşlarıyla dolu nehir yatağına yakın yüzer, ikincisinde ise ağın üzerinden atlar. Ama üçüncü seferde ağın başına bu kez Thor geçer; Loki ağın üzerinden atladığında Thor onu yakalayıverir. Tanrılar, kaçmasın diye Loki'yi sımsıkı bağlarlar.



Onu, ilki omuzlarının altından, ikincisi belinin altından, üçüncüsü ise dizlerinin altından olmak üzere üç büyük kayaya bağlarlar. Rahatı bozulsun diye, bağlandığı yerin hemen üzerine çok zehirli bir yılan asmayı da ihmal etmezler. Böylece, yılanın zehri eli kolu bağlı Loki'nin yüzüne damlar. Zehir her damladığında Loki şiddetle titremeye başlar ve bu titremeler yüzünden depremler meydana gelir. Fakat Loki, sadece sıkıca bağlanmış halde bir yerlerde yatmaktadır; elbette bir gün gelecek ve yazgısının çağrısına uyup dünyanın sonunun gelişini hızlandırmak için bağlandığı yerden kaçacaktır. Daha önceki yazılarımda Sigyn'den bahsetmiştim. Sigyn, Loki'nin eşidir. Elder Edda yazılarında onun Loki ile olan bağlantısından şöyle bahsetmiştir; Loki tanrılar tarafından tutsak tutulduğu zamanlarda Sigyn Loki'nin yüzüne damlaması için akıtılan zehri bir kasede biriktirmiştir. Kase zehirle dolduğu zaman Sigyn zehri dökmüş ve o an Loki şiddetle sarsılmıştır.

Loki’nin başa bela biri olduğunu biliyorduk ama bir tanrıyı öldürecek kadar da sinsi olduğunu bilmiyorduk. Hiç mi hiç güven olmaz sana Loki! Bu hikayeyi tekrar okumak isterseniz Wardruna'nın Hagal şarkısı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim...